MEF Üniversitesi Yayınları
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/20.500.11779/1752
Browse
Browsing MEF Üniversitesi Yayınları by Access Right "info:eu-repo/semantics/closedAccess"
Now showing 1 - 20 of 21
- Results Per Page
- Sort Options
Article Ceza Yargılama Hukukunda Koruma Önlemlerinin (tedbirlerinin) Özellikleri ve Koşulları (makale)(2022) Çınar, Ali RızaCeza (suç) yargılama hukukunun amacı, daha önce suç olarak yaşandığı ileri sürülen eylemin/olayın doğruluğunu belirlemektir.Ceza yargılaması, soruşturma ve kovuşturma evresi olmak üzere temel iki evreden oluşmaktadır. Yargılamanın en önemli evresikovuşturma evresidir. Bu evrenin en önemli aşaması da yargılanan kişinin atılı suçu işleyip işlemediğinin/olayın gerçek olupolmadığının belirlendiği duruşma aşamasıdır. Ceza (suç) yargılamasının temel amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasıiçin, yargılamanın en önemli evresi olan kovuşturma evresinin duruşma aşamasında “geçmişteki yaşandığı ileri sürülen olayın,tüm kanıtlarla yeniden yaşatılması” gerekmektedir. Ceza (suç) yargılamasında duruşma aşamasında geçmişte yaşanan olayınyeniden yaşatılması ise, olaya/suça ilişkin tüm kanıtların ortadan kaldırılmadan ve karartılmadan oldukları gibi elde edilipkorunmalarının sağlanması ve şüphelinin/sanığın hazır bulundurulması ile olanaklıdır. Bu da ancak koruma önlemlerinebaşvurulması ile güvence altına alınabilir. Koruma önlemlerinin amacı, somut olaya uygun maddi gerçeği ortaya çıkarılabilmekiçin, olay geçmişte nasıl gerçekleşmişse gerçekleştiği andaki durumunu olabildiğince koruyarak, duruşma ve yargıkurma/hüküm verme dönemlerinde öyle yaşatarak, ceza yargılamasının adil ve kısa sürede sonuçlanmasını sağlamaktır. Aynızamanda sonuçta verilen hükmün yerine getirilmesini de güvence altına almak koruma önlemlerinin amaçlarındandır. Özetlekoruma önlemlerinin genel olarak ortak temel amacı, ceza yargılamasında yargılamanın yapılabilmesi ve ileride verilecekhükmün/cezanın yerine getirilmesidir.İnceleme konumuz, koruma önlemlerinin ortak özellikleri ve koşulları. Bu nedenle her koruma önlemi ayrı ayrı ele alıpincelenmemiştir. Önce koruma önlemi kavramının nasıl tanımlandığı açıklanmıştır. Koruma önlemlerinin görevi/işlevi veayrımları (sınıflandırılması) konusunda temel bilgiler verilmiştir. Daha sonra ise, koruma önlemlerinin özellikleri/nitelikleri tek tekele alınarak ayrıntılı bir biçimde incelenmiştir. Son olarak koruma önlemlerinin ortak koşulları ayrı ayrı değerlendirilerekaçıklanmıştır. Ayrıca bu konudaki ilgili düzenlemeler gözetilerek konuyla ilgili mahkeme kararları hakkında bilgi verilmiştir.Çalışmamızın sonuç kısmında ise konuyu incelerken ayrıntılı olarak yer verdiğimiz varılan sonuçlar, önerilerle birlikte anahatlarıyla belirtilmiştir.Conference Object Crime as Negatively Infinite Judgement in Philosophy of Right(MEF Üniversitesi, 2022) Armaner, TürkerAt the outset of Philosophy of Right, in the second section of the first main chapter entitled as "Abstract Right", Hegel defines crime as "negatively infinite judgement". It must be noted that, in Hegel's system, there are two usages of "negativity" and again two usages of "infinite"; that is to say, both can be used either in the affirmative or in the pejorative sense, and here Hegel uses these terms in the latter context.Article Conference Object Fundar una Comunidad Despues del Crimen?(MEF Üniversitesi, 2022) Tatian, Diego; Akal, Cemal BâliLa pregunta "cómo fundar una comunidad después del crimen?" enuncia un problema filosófico y politico- explorado asimismo de modo diverso por el derecho, la ética, la antropologia, la tragedia que la Argentina transita desde hace casi cuarenta afios, en el curso de los cuales ha motivado una reflexion intensa acerca de las condiciones que permiten una reconstitucion y una restitucion de la vida colectiva, despues del crimen. La hondura del dolor abierto desde entonces ha movilizado una paciente tarea en comun orientada a la reparacion, y tambien una busqueda de comprension que ha vuelto inmediatas y vividas grandes piezas de la cultura Antigona, Hamlet, el Evangelio con las que las generaciones humanas de diferentes tiempos han procurado desvanecer o menguar el sinsentido del sufrimiento, es decir han procurado conferirle un significado poniendolo en una narracion.Article Genele Yönelik Öneri Karinesi Getiren Tbk M. 8/f. 2 ile Satıcı İçin Sözleşme Yapma Zorunluluğu Getiren Tkhk M. 6/f. L'in Uygulanma Alanlarının Karşılaştırılması(MEF Üniversitesi, 2023) Özen, BurakBu çalışmada TBK m. 8/f. 2 ile getirilen genele yapılmış öneriye ilişkin karinelerin uygulama alanları incelendiği gibi, söz konusu düzenlemenin hukuk politikası açısından değerlendirilmesi de yapılmıştır. Çalışmada hükmün çözümsüz bıraktığı sorunlar belirlenerek, bu sorunların çözümünde TKHK m. 6/f. l'de satıcı için sözleşme yapma zorunluğu getiren hükmün etkili olup olamayacağıyla ilgili değerlendirmelere de yer verilmiştir. TBK m. 8/f. 2 hükmü ele alınırken değinilmesi alışılmış olan elektronik ortamda mal sergilenmesinin öneri mi yoksa öneriye davet olarak mı nitelendirileceği sorununun çözümü bakımından bugün gelinen aşama ayrıca ele alınmış, ulaşılacak çözümde TKHK m. 6/f. l'in de etkili olup olamayacağı değerlendirilmiştir.Article Grevci Sendikanın Grev Uygulanan Ünitede Üye Kaybı Sonucu Grevin Sona Erdirilmesi ve Toplu İş Sözleşmesi Yetkisinin Düşüp Düşmeyeceği(MEF Üniversitesi, 2022) Akyiğit, Ercan6356 sayılı Kanun md. 75/6 hükmü, mülga 2822 sayılı Kanun md. 51/4 ile öz itibariyle benzerdir. Ancak Anayasanın kanunönünde eşitlik (AY. 10), olumsuz sendika özgürlüğüne (AY. 51), işçilerin toplu iş sözleşmesi yapma (AY. 53) ve aslında sendikahakkının bir uzantısı ve doğal içeriğine dahil sayılan grev hakkına (AY. 54) aykırı hükümler taşımaktadır. Hükmün bir an evvelAYM tarafından iptali ve yasa koyucu tarafından da grev oylamasının daha anlamlı ve içerikçe doygun olarak düzenlenmesigerekmektedir.Article Halkı Yanıltıcı Bilgiyi Alenen Yayma Suçu Üzerine Düşünceler (tck M.217/a)(MEF Üniversitesi, 2022) Akyürek, GüçlüHalkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu, yakın zamanda yürürlüğe girmiş ve çok tartışmalaryaratmıştır. Bu çalışmada suç, Ceza Hukukunun temel ilke ve kuralları ışığında elealınmaktadır. Yasallık ilkesinin yanında maddi unsur, manevi unsur ve özellikle ifade özgürlüğübakımından değerlendirilen suçun tanımındaki eksiklere ve bu belirsiz tanımın yarattığıolası hukuksal tehlikelere dikkat çekilmektedir. Son bölümde de konuya ilişkin olarak AvrupaKonseyi bünyesindeki Venedik Komisyonu'nun yayınladığı Görüş incelenmekte ve oradakiuyarıların altı çizilmektedir. Diğer ülkelerden de verilen örneklerle düzenleme eleştirilmekte,yaratacağı "caydırıcı etkiye" dikkat çekilmektedir. Maddenin kaldırılması önerilmektedir.Article Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 17/b Maddesinin İkinci Fıkrasında Tapu Siciline Düşülebileceği Öngörülen Şerhin Hukuki Niteliği ve Meydana Getireceği Etkiler Üzerine Değerlendirmeler(MEF Üniversitesi, 2023) Kapancı, Kadir Berk5 Nisan 2023 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 28 Mart 2023 Tarihli ve 7445 Sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu özelinde de bazı değişiklikler ve yenilikler getirmektedir. İşte bunlardan bir tanesi, Ara buluculuk Kanunu'na yeni eklenen ve 1 Eylül 2023'te yürürlüğe girecek olan 17/B maddesidir. Toplamda beş fıkradan oluşan ilgili yeni madde ilk fıkrasında, taşınmazların devrine veya taşınmaz üzerinde sınırlı ayni kurulmasına ilişkin uyuşmazlıkların arabuluculuğa elverişli olduğunu belirttikten sonra, ikinci fıkrasında da arabuluculuk sürecinde ilgili uyuşmazlıklar dahilinde tapu siciline bazı şartlarla düşülebilecek olan bir şerh kaydıyla ilgili özel düzenleme getirmiştir. İşbu çalışmamız, ilk planda şerhlere ilişkin genel bilgiler ışığında, ilgili düzenlemede (Arabuluculuk Kanunum. 17/B f. 2) sözü geçen şerhin hukuki niteliğinin, tapu siciline düşülme şartlarının, şerhin düşülmesi halinde nasıl bir etki (veya etkiler) meydana getireceğinin ve son olarak şerhin etkisini nasıl yitireceğinin ortaya koyulmasını hedef tutmaktadır. Bu açıklamaların akabinde ise, yeni düzenleme anılan şerh kaydının işlevselliğinin ve kullanım etkinliğinin artırılabilmesi için eleştirel bir bakış açısıyla inceleme masasına yatırılacak ve ilgili düzenlemede bu uğurda yapılabilecek bazı somut değişiklik önerilerinde bulunulacaktır.Article L'état de Droit et la Démarche de la Cour Européenne des Droits de l'homme: Une Analyse de la Notion et de sa Mise en Pratique(MEF Üniversitesi, 2023) Karaarslan, AbdülkadirL'Etat de droit est une notion principale du droit europeen et joue un rôle central dans la jurisprudence de la Cour Europeenne des Droits de l'Homme. Cette etude vise a examiner le concept d'Etat de droit et son application pratique par la Cour Europeenne des Droits de l'Homme. En premier lieu, le concept d'Etat de droit est defini en examinant egalement son evolution historique. Ensuite, la maniere dont le concept est aborde dans les traites internationaux et autres documents adoptes par les organisations internationales est examinee. Enfin, l'approche de la Cour en matiere de la notion d'Etat de droit et son rôle dans la protection des droits de l'homme en Europe est presente. Cette etude montre que le concept d'Etat de droit est utilise comme norme de soutien pour assurer une protection efficace des droits fondamentaux garantis par la Convention Europeenne des Droits de l'Homme par la Cour Europeenne des Droits de l'Homme.Article Notverordnungen vs. Notstandsgesetze Verfassungsrechtliche Notmechanismen in der Weimarer Reichsverfassung und im Grundgesetz(MEF Üniversitesi, 2022) Kunnecke,ArndtStaatlicher Notstand gilt gemeinhin als Stunde der Exekutive. Diese soll in Notzeiten die normalerweise dem Parlament obliegende Entscheidungsgewalt an sich ziehen und den Staat aus der Krise führen. in der Weimarer Republik wurde das in Artikel 48 Absatz 2 derWeimarer Reichsverfassung (WRV) niedergeschriebene Notverordnungsrecht des Reichsprasidenten, bei erheblicher Störung oder Gefahrdung der öffentlichen Sicherheit und Ordnung im Reich mittels Notstandsdekreten mit Gesetzeskraft zu regieren, gerade gegen Ende der Republik exzessiv ausgeübt. Dieser Aufsatz vergleicht das Notverordnungsrecht der Weimarer Reichsverfassung mit den Notstandsregelungen des bundesdeutschen Grundgesetzes und untersucht, ob und inwieweit die Vater und Mütter des Grundgesetzes diesbezüglich die richtigen Leh ren aus der Weimarer Republik gezogen haben. Er kommt dabei zum Ergebnis, dass auch die Notstandsregelungen des Grundgesetzes keine Gewahr vor Missbrauch durch die in ihnen ermachtigte Exekutive bieten und sich nur im tatsachlich eingetretenen Krisenfall zeigen werde, ob die Notstandsartikel des Grundgesetzes im Gegensatz zur Weimarer Reichsverfassung in ihrer Anwendung tatsachlich krisentauglich sinci.Article Sivil Amaçlı Nükleer Santral İşletilmesinden Doğan Zararlardan Sorumluluk(MEF Üniversitesi, 2022) Uysal,CemTeknolojik ilerlemeler ve hayat standartlarının değişmesi, her geçen gün küresel enerji ihtiyacını arttırmaktadır. Nükleer enerji, 1900'1erin ortalarından beri, fosil yakıtlardan daha temiz ve daha güvenli olduğu gerekçeleriyle, bunlara alternatif olarak gösterilmektedir. Fakat bunların yanında nükleer enerji, çok geniş coğrafyaları uzun süre etkisi altına alacak çok büyük facialara sebep olma potansiyeline sahiptir. Bu sebeple, nükleer enerjiyle enerji üretimine yönelik olarak özel bir sorumluluk rejimi yaratma gereği doğmuştur. Uluslararası sorumluluk, idari sorumluluk, cezai sorumluluk ve insan hakları hukuku sorumluluğu bu rejimin kamu hukuku ayağını oluştururken; pek çok uluslararası anlaşma, protokol, karar ve ulusal mevzuat da rejimin özel hukuk ayağını oluşturmaktadır. Paris Sözleşmesi, ülkemizde, 5710 sayılı Kanun'un açık atfıyla, nükleer santral işletenin özel hukuk sorumluluğunun temel dayanağı olan belgedir. Bunun yanında bu tip sorumluluğun çevre hukuku sorumluluğuyla da kesişmesi söz konusudur.Article Siyasetin Öznesi ve Nesnesi Olarak Dejeneratif Kognitif Bozukluklar : Siyasi Haklar ve Kibir Sendromu(MEF Üniversitesi, 2022) Erözden, Ozan MehmetDejeneratif kognitif bozukluklar, bilişsel yetilerin icra edildiği sinir ağlarında, ilerleyici şekilde harabiyet yaratan patolojilersonucunda ortaya çıkan sendromlardır. İlerleyen yaşla birlikte dejeneratif kognitif bozuklukların ortaya çıkma olasılığı yükselir.İnsanların ortalama yaşam beklentisindeki süregiden artış, seçme ve seçilme hakkının öznesi olan nüfusun içinde dejeneratifkognitif bozukluklar riskine maruz kalanların sayısının artması sonucunu doğurur. Yazının ilk bölümünde dejeneratif kognitifbozukluk gerekçesiyle seçme hakkında kısıtlamaya gitmenin ölçütleri tartışılacaktır. İkinci bölümde ise, kibir sendromu olarakadlandırılan ve belli bir süre yönetici makamında kalmaya bağlı olarak ortaya çıktığı varsayılan kognitif bozukluk açıklanacaktırArticle The Scope of Application of Turkish Groups of Companies Law Provisions(Mef Üniversitesi, 2022) Özcanlı, Beril FatmaThe new Turkish Commercial Code (TCC) has introduced the notion of groups of companies, however it does not entail anyprovisions with regards to the scope of application of the provisions. After the enactment of the TCC, a new Trade RegistryRegulation (TRR) was adopted. Article 105 TRR stipulated the scope of application with regards to the groups of company lawprovisions of the TCC. According to that, at least three commercial companies, one of which is a controlling and two of whichare dependent companies, are required for the formation of a group of companies. In cases where the controlling entity is anenterprise, the number of dependent companies must exceed two, i.e. the existence of at least three dependent companiesare required. However according to Art. 195/4 TCC companies that are directly or indirectly affiliated with the controllingcompany form the group of companies together with it. This paper is trying to examine the relationship between these twoprovisions from the hierarchy of norms perspective. Within this regard, also provisions of the German Stock Corporation Act(AktG- Aktiengesetz) and their scope of application is considered, as the provisions of the AktG regarding the corporate groupsare a fundamental source for the Turkish legislation.Article Türk Hukukunda İnternet Ortamında Mal Satışına Yönelik Sözleşmelerde Cayma Hakkının Kullanılması(MEF Üniversitesi, 2022) Işıntan, PelinTüketiciye kayıtsız ve şartsız olarak yapmış olduğu işlemden kurtulma imkanı sağlayan cayma hakkı 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'da çeşitli tüketici işlemleri için öngörülmüştür ve tüketici açısından önemli bir imkandır. Cayma hakkının varlığı özellikle internet ortamında tüketiciyi daha rahat işlem yapmaya sevk eder. Covid-19 pandemisi sırasında önemi daha da iyi anlaşılan İnternet üzerinden kurulan mesafeli sözleşmeler artık modern hayatın bir parçası haline gelmiştir. Bu tür sözleşmelerin sıklıkla kurulduğu ve platform olarak tabir edilen çevrimiçi pazar yerleri tüketicinin çok kolaylıkla alışveriş yapmaya yönlendirildiği mecralardır. Bu bağlamda İnternet üzerinden bir taşınır satışına taraf olan tüketicinin korunması TKHK md.48 ile buna dayanarak çıkartılan Mesafeli Sözleşmeler Yönetmeliği kapsamında gerçekleşir. Söz konusu mevzuatta yakın zamanda önemli değişiklikler yapılmıştır ve bunların bir kısmı cayma hakkının kullanımına ilişkindir. Bu çalışmada, sözleşme kurulduktan sonra tüketicinin korunması yönündeki en önemli araç olarak gördüğümüz cayma hakkı ve bu hakkın kullanılmasına ilişkin mevzuatta gerçekleşen son değişiklikler ele alınacaktır.Article Türkiye'de Hükümet Sistemi Arayışları(MEF Üniversitesi, 2022) Veznedaroğlu, Yokuş Sevtap1982 Anayasası’nın yürürlüğe girişinden itibaren Türkiye’de, klasik parlamenter sistemden uzaklaşılmıştır. Özellikle,Cumhurbaşkanının yetkilerinin genişliği, tartışmalara neden olmuştur. 2007’de Anayasa değişikliği ile Cumhurbaşkanının halktarafından seçimi yöntemi kabul edilmiştir. Cumhurbaşkanının halk tarafından doğrudan seçiminden sonra sistemin yarı-başkanlık rejimine dönüştüğü iddiaları ileri sürülmüştür. 2017 Anayasa değişiklikleriyle Türkiye Cumhurbaşkanlığı HükümetSistemine geçiş yapmıştır. Yeni sistemde, yasama ile yürütme dengesi, yürütme lehine zayıflatılmıştır. CumhurbaşkanlığıHükümet Sistemi, devlet yapısında ve işleyişi ile ilgili çok sayıda probleme neden olmuştur. Yetkilerin tek merkezde toplanması,demokratik işleyişi önlemektedir. Muhalefet partileri mevcut hükümet sistemini siyasal sorunların ana nedeni olarakgörmektedir. Bu nedenle muhalefet, mevcut Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine alternatif olarak güçlendirilmişparlamenter sistemi önermektedir.Article Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin Roma Statüsü’ne Taraf Olmayan Devletlerin Vatandaşları Bakımından Yargı Yetkisi: Vladimir Putin Davası(MEF Üniversitesi, 2023) Erson Asar, Bilge17 Mart 2023 tarihinde Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) tarafından, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Başkanlık Çocuk Hakları Komiseri Maria Lvova-Belova hakkında tutuklama emri çıkartılması üzerine, uzun zamandır tartışılan Roma Statüsü'ne taraf olmayan devletlerin vatandaşları üzerinde UCM'nin yargı yetkisini kullanması meselesi, hele ki bu yetki görevde bir devlet başkanı üzerinde kullanılmak istenince, tekrar alevlenmiştir. Görevde oldukları sürece her türlü eylem ve işlemleri bakımından yargı bağışıklığına sahip olan devlet başkanlarının yargılanabilecekleri tek yer yetkili bir uluslararası ceza mahkemesi olabilir. Ancak bir uluslararası ceza mahkemesi, yargılama yetkisine sahip olsa bile, bu yargılamayı gerçekleştirmek o kadar kolay mıdır? Politika ile hukukun; devletlerin çıkarları ile hak ve yükümlülüklerinin, adalet bulma arayışı ile güç yarışının birbirine karıştığı konulardan biri olan bu mesele, iş Putin gibi Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGÜK) daimi üyelerinden olan bir devletin, 20 yılı aşkın süredir başındaki kişinin yargılamasına gelince, daha büyük handikaplar yaratmaktadır. Bu çalışma, Mahkeme'de UCM Statüsü'ne (Roma Statüsü) taraf olmayan bir devletin görevdeki başkanının yargılanması ve Roma Statüsü'ne taraf devletlerin UCM ile iş birliği yükümlülüklerinin önünde uluslararası hukukta kabul edilen bağışıklıkların bir engel teşkil edip etmeyeceğini ele almaktadır.Article Uyuşmazlık Mahkemesi Kararları İşığında Bankaların İflâsında Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Tarafından Düzenlenen Sıra Cetveline İtiraz Davasının Görüleceği Yargı Yolu(MEF Üniversitesi, 2023) Güneş, Derya BelginBu çalışmada Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) tarafından bankaların iflas tasfiyesi sürecinde düzenlenen sıra cetveline itiraz davasının görüleceği yargı yolu hakkında Uyuşmazlık Mahkemesi'nin verdiği kararlardan yola çıkılarak bir inceleme yapılmıştır. Sıra cetveline itiraz davasında görevli mahkeme, İcra ve İflas Kanunu'nun 235. maddesinin 1. fıkrasına göre asliye ticaret mahkemesidir. Buna karşılık TMSF'nin yürüttüğü iflas tasfiyesi bakımından sıra cetveline itiraz davası açılması, TMSF'nin işleminin idari işlem olup olmadığı ve bu işleme açılan davalar bakımından idari yargının görevli olup olmadığı tereddüt doğurmaktadır. Çalışmanın konusu olan dava bakımından Uyuşmazlık Mahkemesi'nin kimi zaman adlı yargıyı kimi zaman da idari yargıyı görevli kabul ettiği ve birbiri ile çelişen kararları bulunmaktadır. Bu doğrultuda Uyuşmazlık Mahkemesi'nin söz konusu kararları incelenmiş, ardından TMSF'ye karşı açılan sıra cetveline itiraz davasının hangi yargı yolunda görülmesi gerektiği konusunda açıklamalar yapılmıştır.Article Velayetin Kaldırılması Sebepleri(MEF Üniversitesi, 2023) Güzel, PınarKanun koyucu, ergin olana dek çocuğu koruyup kollamak, terbiye etmek ve çocuğa eğitim aldırmakla görevli velinin velayet hakkını çocuğun yararını merkeze alarak kullanmasını; çocuğun kişi varlığı bakımından yararını veya gelişimini tehlikeye düşüren durumların varlığı halinde ise hakimin çocuğun korunması için bir dizi tedbiri almasını öngörmektedir. Bu tedbirler öncelikle çocuğun korunmasına yönelik duruma uygun çeşitli emirler ve düzenlemeler olabileceği gibi, çocuğun bir kuruma veya aile yanına yerleştirilmesini içerebilir. Anılan tedbirlerden sonuç alınamaz veya sonuç alınamayacağı baştan belli olur ise, bir son çare tedbiri olarak velayet hakkının kaldırılması söz konusu olabilir. Ancak velayet hakkının kaldırılması, kanunda sınırlayıcı olarak belirtilmiş olan sebeplerin birinin varlığı halinde mümkündür. Bu sebepler, kural olarak velayet hakkını birlikte kullanan ana ve babanın deneyimsizlik, rahatsızlık, başka bir yerde bulunma ve benzeri bir sebeple velayet görevini gereğince yerine getirme hususundaki aczi ile çocuğa yeterli ilgi göstermeme veya çocuğa karşı velayetten kaynaklanan yükümlülüklerini ağır şekilde savsaklaması hallerinden ibarettir. Ayrıca velinin üçüncü kişiyle evlenmesi kural olarak velayetin kaldırılması sebebi olmamakla birlikte, duruma göre çocuğun yararı gerektiriyorsa velayetin kaldırılmasına yol açabilmektedir.Article Vesayet ve Denetim Makamlarının Onayına Muhtaç İşlemler (tmk M. 462-463)(MEF Üniversitesi, 2023) Kurt, EkremVesayet, sınırlı ehliyetsiz veya tam ehliyetsiz sayılan kimselerin hukuki güvenliğini sağlamak için TMK tarafından öngörülen iki temel yasal temsil rejiminden biridir. Diğer rejim velayettir. Velayette veli her zaman ana ve/veya baba olduğu için bunlara güven tamdır. Oysa vesayette vasi çoğu zaman ana baba dışındaki kimselerdir. Zayıf durumdaki bir kişinin en iyi ve doğal koruyucusu onu dünyaya getiren kişiler, yani ana ve babadır. Bu paradigmadan hareket eden kanun koyucu velinin denetimine çok sınırlı hallerde gerek duymuşken vasi üzerinde ise tam bir güvensizliğe dayalı düzenlemeler öngörmüştür. Vasi TMK m. 462'de sayılan on dört kalem önemli işlem bakımından vesayet makamının iznine tabi tutulmuştur. Vesayet makamı özel vesayette aile meclisi iken kamu vesayetinde sulh mahkemesidir. Yine TMK m. 463'te yedi kalem olarak sayılan ve daha önemli olduğu kabul edilen işlemler bakımından da vesayet makamının iznine ilave olarak denetim makamının da izni aranmıştır. Denetim makamı her zaman asliye mahkemesidir.Article Yapı Alacaklısı İpoteğinin Kurulması için Açılacak Dava Bağlamında Tapu Siciline Düşülecek Şerhin Hukuki Niteliği Üzerine Kısa Bir Değerlendirme(MEF Üniversitesi, 2022) Kapancı, Kadir BerkTürk Medeni Kanunu (“TMK”), belirlemiş olduğu bazı özel durumlarda, belirli şartlarla kanuni ipotek haklarından istifade edilmesine izin vermiştir. Bu hakların birkısmı, tescil edilmelerine dahi gerek olmadan doğrudan sicil dışında doğmakta, diğerbir kısmı ise ilk olasılığa göre bir adım geride, lehtarına sadece bir ipotek hakkının tescil edilmesini isteme yetkisini vermektedir. İşte TMK m. 893 f.1 b.3 ve 895 vd.’da öngörülen yapı alacaklısı ipoteği de, ikinci gruba giren bir ipotek hakkı yapısı gösterir. Bu hak, özel olarak yapı alacaklıları konumundaki edimlerini yerine getirmiş yüklenici ve zanaatkârların ücret alacaklarını garanti altına almaktadır. Hakkın kurulması için belirli şartların yerine gelmiş olması aranmakta, bu şartlar yerine gelmişse, TMK m.895 f.2’de öngörülen (yüklenilen işin tamamlanmasından itibaren başlamak üzere) 3aylık hak düşürücü süre içinde -ilgili taşınmazın malikinin bulunacağı tescil talebinde neticesinde- ipotek hakkının tapu sicil memuru tarafından düşülecek tescil kaydıyla kurulması temin edilmektedir. Olur da malik ilgili ipotek hakkının kurulmasına yönelikbir tescil talebinde bulunmazsa, yapı alacaklısı tarafından ona karşı bir ifa davası açılması kaçınılmaz olmakta, dava sonucunda elde edilecek karar da, tescilin yapılmasına esas teşkil edecek olan malikin tescil talebinin yerine geçmektedir. İşbu davada, bir şerh kaydının düşülmesi, kanuni ipotek hakkı lehtarının menfaatlerinin daha etkin biçimde korunması bakımından elzemdir. Söz konusu şerh kaydının hukuki niteliği ise tartışmalıdır. Ağırlıklı görüş, buradaki şerhin -meydana getireceği özel biretki nedeniyle- bir geçici tescil şerhi olduğu kanaatindedir. Oysa bu yaklaşımın ne denliyerinde bir yaklaşım oluşturduğu şüphelidir. İşbu çalışmamızın temel amacı, ağırlıklı görüşün ortaya koyduğu yaklaşım tarzına bir itiraz yükseltilerek ilgili şerhin hukuki niteliğinin içinde bulunulan hukuki kurgu da bir daha ele alınarak açıklığa kavuşturulmasıdır.
