1. Home
  2. Browse by Author

Browsing by Author "Alpay, Ece"

Filter results by typing the first few letters
Now showing 1 - 3 of 3
  • Results Per Page
  • Sort Options
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Conference Object
    A comparative approach to preliminary examination in Turkish civil procedure law and proceeding in jure in Roman law
    (2017) Alpay, Ece
    The preliminary examination phase, which is implemented to the procedure to build the case, is an important reform in Turkish Civil Procedure Law which entered in force with the Code of Civil Procedure in 2011. Before the Code of Civil Procedure, the presentation of the written case material to the court inevitably led to case files being inflated and the judges who were already under heavy load had not read the files before the investigation phase. The preliminary examination is the preparatory stage in which the points that the parties agree and disagree are identified prior to the investigation stage, in order to examine and discuss only the disputed facts and the related evidence at the stage of the investigation. In Roman law, in Jure phase was carried out to determine the disputed facts and if there is a right of action, followed by litis contestatio. At this stage, with the participation of the parties, Magistrate specifies the main particulars of the dispute and prepares an agenda for the adjudicating judge to abide. In this presentation, the particulars of the preliminary examination in Turkish Civil Procedure Law will be explained comparatively with the aspects of proceeding in Jure in Roman Law, and the similarities and differences of both concepts will be revealed.
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Master Thesis
    İngiliz ve Türk Yargılama Hukukunda Sözlülük İlkesi
    (İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Özel Hukuk Anabilim Dalı, 2018) Alpay, Ece; Deren Yıldırım, Nevhis
    Medeni usûl hukukunda sözlülük ilkesi, yargılama faaliyeti boyunca çeşitli görünümlere sahiptir. Sözlülük ilkesi hüküm temelini oluşturacak dava malzemesinin sözlü olarak sunulmasını ifade ettiği gibi, ayrıca yargılamanın şekli anlamda yürütülmesini kolaylaştıran bir enstrüman olarak da karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmada sözlülük ilkesinin yargılamada ne ölçüde rol oynadığı ve ne ölçüde kısıtlandığı incelenecektir. Tez, giriş ve sonuç bölümü hariç iki bölümden oluşmaktadır. İlk bölümün birinci kısmı sözlülük ilkesinin tarihsel temellerine ayrılmıştır. İkinci kısımda ise öğretide ileri sürülmüş görüşlerden istifâde edilerek sözlülük ilkesinin tanımı ve doğrudan bağlantılı olduğu diğer ilkelerle ilişkisi ele alınacaktır. İkinci bölümde ise sözlülük ilkesinin yargılama aşamaları boyunca nasıl tatbik edildiği detaylı olarak açıklanacaktır. Çalışmada İngiliz ve Türk hukuku mukayeseli olarak ele alınmış, böylece ilkenin Anglo-Sakson hukuk ve Kıta Avrupası hukukundaki farklı görünümleri ortaya konmaya çalışılmıştır.
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Book Part
    Kadının evlendikten sonra yalnızca önceki soyadını kullanabilmesi: Uygulamadaki aksaklıklar
    (Filiz Kitabevi, 2020) Özçelik Özer, Nesli Şen; Alpay, Ece
    Türk Hukukunda aile soyadı olarak kocanın soyadı belirlendiği için kadın evlenme ile kendiliğinden bu soyadı almaktadır. Bu kural emredicidir, bu nedenle evlenen kadının önceki soyadını tek başına kullanmasına izin verilmemektedir. Bu durum kadının kişilik hakkını ihlal etmenin yanı sıra Anayasa’ya ve usûlüne uygun olarak onaylanarak taraf olunan çeşitli uluslararası antlaşmalara aykırı olduğundan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi Bireysel Başvuru Kararlarının da içinde olduğu pek çok mahkeme kararına konu olmuştur. Gelinen noktada kadının evlenmeden önceki soyadını tek başına kullanabilmek için yargı organlarına başvurması de facto bir uygulama olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu kapsamda uygulamada kadın nüfus idaresine ve eşine karşı dava açarak talebini ileri sürmektedir. Oysa kadının evlenmeden önceki soyadını tek başına kullanmak için yönelttiği talep çekişmesiz yargı işi özellikleri barındırmaktadır. Çalışmada ilk olarak TMK m. 187 hükmünün uygulama alanı incelenecek, sonrasında kadının ileri sürdüğü talebin çekişmesiz yargı kapsamında görülmesi gerektiği tiği, talebin hukuki niteliği ve çekişmesiz yargı ölçütleri ele alınarak tartışılacaktır.