Tez Koleksiyonu
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.11779/1785
Browse
Browsing Tez Koleksiyonu by Department "Enstitüler, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı"
Now showing 1 - 13 of 13
- Results Per Page
- Sort Options
Master Thesis Avrupa Birliği Güvenlik Politikaları'nda Terörizm ile Mücadelenin Yeri(MEF Üniversitesi, 2020) Bay, Doğancan; Ki̇baroğlu, MustafaBu çalışmanın amacı, terörizmin AB'nin güvenlik ve savunma politikalarında getirmiş olduğu gelişim ve değişimleri, AB'nin birçok yeni güvenlik ve savunma mekanizmaları oluşturmasındaki etkilerini ve AB'nin güvenliğinde Soğuk Savaş döneminden günümüze kadar terörizm olan mücadelesini tarihsel süreç içerisinde ele alarak göstermektir. Bununla birlikte Soğuk Savaş döneminde Avrupa'nın terörizme karşı ortak bir iş birliğinde bulunmamasından dolayı görmüş olduğu önemli zararları, Soğuk Savaş sonrasında hızla yayılan küreselleşmeyle birlikte terörizmin küreselleşmeye başlaması, 11 Eylül 2001 tarihinden itibaren küresel bir sorun haline gelen terörizme karşı Avrupa Birliği'nin terörizm tehdidine karşı yaptığı stratejileri, politikaları ve oluşturduğu kurumları incelemektir. Avrupa'da terörizm, Soğuk Savaş döneminde özellikle 1960'lı yılların sonlarından itibaren terörizm tehdidi Avrupa'da yükselişe geçmiş ve Avrupa'nın önemli sorunlardan biri haline gelmiştir. Özellikle 1970'lerde yaşanan terör saldırıları (uçak kaçırma, bombalı saldırılar, suikastlar) Avrupa'yı terörizme karşı güvensiz ve riskli bir duruma getirmiştir. Soğuk Savaş döneminde yaşanan terör saldırılarına karşı Avrupa, terörizmden çok zarar görmüş olup güvenlik açısından zayıf kaldığı için Avrupa'da birçok insan terör saldırılarından hayatını kaybetmiş ve vatandaşların can güvenliği yeteri kadar korunamamıştır. Bu duruma çözüm bulmak için Avrupa Devletleri, Soğuk Savaş'la birlikte ortaya çıkan kutuplaşmadan dolayı (iki kutuplu sistem) ortak bir noktada buluşamamıştır. Bu yüzden Avrupa, Soğuk Savaş döneminde terörizme karşı ortak bir güvenlik ve savunma politikaları geliştiremediği için birçok terör saldırılarına maruz kalmıştır. Soğuk Savaş döneminin bitiminden sonra Avrupa Devletleri, Maastricht Antlaşması'yla birlikte AB, terörizme karşı güvenlik mekanizmalarını etkili bir şekilde geliştirmeye başlamış olup günümüze kadar hala terörizme karşı güvenlik mekanizmalarını geliştirmeye devam etmektedir. Özellikle 2004 yılında Madrid kentinde ve 2005 yılında Londra'da gerçekleşen bombalı saldırılardan sonra AB, Terörle Mücadele'de kendi güvenlik ve savunma stratejilerinin geliştirilmesinde hız kazanmıştır. Bu dönemden itibaren terörizme karşı ortaya çıkan yeni politikalar ve stratejilerle AB, terörizm tehdidine karşı özellikle 2005 AB Terörle Mücadele Stratejisi'nden itibaren büyük ilerleme kat etmiştir. Kısacası bu çalışmada terörizmin Soğuk Savaş döneminden günümüze kadar Avrupa'nın güvenlik ve savunma politikalarında getirdiği etkiler ve AB'nin terörizmle mücadelesindeki kat ettiği gelişmeler tarihsel süreç doğrultusunda analiz edilecektir.Master Thesis Nükleer Terörizmle Başa Çıkma Mücadelesinde Kilit Taşı: Nükleer Madde Kaçakçılığı ile Mücadele(MEF Üniversitesi, 2023) Demi̇r, Tümer; Ki̇baroğlu, MustafaBu çalışma, ulus-altı grupların uluslararası karaborsada gerçekleştirdikleri yasa dışı nükleer madde kaçakçılığı olaylarının sonucunda oluşabilecek nükleer terörizm olaylarını önleme noktasında uluslararası işbirliğinin önemini vurgulama hedefi ile kaleme alınmıştır. Motivasyonları gereği nükleer terör saldırısı gerçekleştirmekten geri durmayacak terör gruplarının, uluslararası karaborsadan elde edebilecekleri nükleer maddeler ile, basit bir nükleer silah yapmaları ve bu nükleer silahı gerçekleştirecekleri bir eylemde kullanma hedefleri, özellikle son yıllarda terör gruplarının gerçekleştirdiği kitlesel kayıplı eylemler göz önüne alındığında, söz konusudur. Terör gruplarının nükleer maddelere erişim imkân kabiliyetlerinin artması, olası nükleer terör saldırısı anının her an daha da yaklaştığı fikri ile doğru orantılıdır. Olası bir nükleer terör saldırısının önüne geçmek için gerçekleştirilecek ilk eylem ise, terör gruplarının nükleer maddelere erişimini minimum düzeye indirmek ve bu olayı ortadan kaldırmaktır. Bu çerçevede, ulus devletlerin, aralarında yaşanan diğer dış politika ilişkilerini bir tarafa bırakarak ve uluslararası kuruluşlar ve örgütlerin de destekleri ile nükleer karaborsa ağını ortadan kaldırmak ve dolayısı ile oluşabilecek bir nükleer terör saldırısını engellemek için birlikte mücadele etmeleri gerekmektedir. Bu tez çalışmasında, terör gruplarının nükleer maddeleri edinme hedefleri ve gerçekleştirebilecekleri olası bir nükleer terör saldırısının tüm boyutları analiz edilmiş ve nükleer terörizmin önüne geçmek için gerçekleştirilecek ilk eylem olan, yasa dışı nükleer madde ticaretinin önüne geçilmesi ve uluslararası nükleer karaborsa ağının ortadan kaldırılması için ulusal ve uluslararası düzeyde atılan ve atılması gereken ii adımları inceleme hedeflenmiştir. Ayrıca, yasa dışı nükleer madde kaçakçılığı olaylarında, Türkiye perspektifi de çalışma içerisinde yer almıştır.Master Thesis Özel Askeri Şirket Faaliyetlerinin Küresel Etkileri ve Uluslararası Hukuktaki Yerlerinin İncelenmesi(MEF Üniversitesi, 2020) Beyhan, Yunus; Ki̇baroğlu, MustafaÖzel askeri şirketler günümüz savaş/çatışma alanlarında çokça görülen bir olgu olup, Soğuk Savaş sonrası dönemde orduların dağılması ve küresel özelleştirme dalgasıyla etkinliklerini arttırmışlardır. Bu yapılar dönemin savaş alanlarında yöneticiler tarafından; halkın baskısından kurtulmak, düşmana dolaylı baskı uygulamak veya üstünlüğünü kanıtlamak, toprak elde etmek, ekonomik olarak çıkar sağlamak ve daha birçok sebeplerle; altın, güç, toprak, yönetimden pay gibi bedeller ödenerek kullanılmışlardır. Bu kullanım sonucunda yönetimce elde edilen görece başarı kavramı ilerleyen zamanlarda paralı askerlik kavramının geliştirilerek kullanımına yol açmıştır. Paralı askerliğin, özel askeri şirketlerle beraber son dönemde çeşitli boyutlarıyla ön plana çıkması, bu kavramların anlaşılabilirliğinin önemini arttırmıştır. Bu noktada doğabilecek kavram kargaşasını gidermek, ulusal ve uluslararası hukukta nerede konumlandırılabileceğini tartışmak amacıyla bu çalışma yapılmıştır. Ayrıca özel askeri şirketler, yeni güvenlik anlayışı içerisinde devlet ve özel sektör tarafından kullanılan özel bir güç olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu gücün ortaya çıkış sebepleri, sınıflandırılması, gelişimini etkileyen faktörleri ve küresel ölçekte faaliyetlerini ele alan çalışmada, özel askeri şirketlerin kullanımında devletlerin sorumluluklarının yanı sıra, ulusal ve uluslararası hukuk alanındaki düzenlemeleri de incelenmiştir.Master Thesis Ruanda ve Radikalleşme(MEF Üniversitesi, 2022) Emi̇ş, Fadi̇me; Çağlar, BarışBu tez çalışmasında Ruanda soykırımına giden süreçte meydana gelen radikalleşme ve bu radikalleşme üzerindeki kolonyal güçlerin etkisi incelenmektedir. Radikalleşme bir anda meydana gelmeyen, kişi ve grupların güç istek ve ihtiyaçlarından doğan, içerisinde kendisini besleyen ve dayanak oluşturan birçok etken bulunduran bir süreç olarak karşımıza çıkmaktadır. Aşırılıkçı görüşlerin benimsendiği ve şiddet içeren bir eylemde bulunmaya doğru ilerlenebildiği bir süreç olan radikalleşme, Ruanda'da tarihsel süreç içerisinde soykırım ile sonuçlanmıştır. Ruanda tarihine bakıldığında koloni dönemi öncesi küçük çatışmalar yaşansa da asıl çatışma ortamı kolonileşme sonrasında batılı kolonyal güçlerin politikalarının ülkeye uygulanması ile başlamıştır. Batılı güçlerin devlet yönetiminden sosyal hayata tüm alanlarda yaptığı değişiklik ve yaptırımlar Ruanda'da etnik ayrımın kimlikleştirilmesine ve daha sonrasında bu kimlik çerçevesinde radikalleşmesine neden olmuştur. Radikalleşme Ruanda'da 100 gün gibi kısa bir süre içerisinde yaklaşık bir milyon insanın öldürüldüğü bir soykırım ile sonuçlanmıştır. Bu çalışmada Ruanda'da uzun süren bir radikalleşmeye ve bu radikalleşme sonucunda ortaya çıkan soykırım olaylarına Batılı kolonyal güçlerin etkilerini irdelenmektedir. Radikalleşme ana hatlarıyla kendisini besleyen ve dayanak oluşturan etkenler incelenerek Ruanda'da nasıl ortaya çıktığı ve gelişim süreci incelenmektedir. Bu süreç içerisinde iç ve dış etkenlerin ne derecede sürece katkı sağladığı analiz edilmektedir. Radikalleşmenin farklı biçimlerde ve farklı sonuçlara varabilen süreçleri kavramın anlamı üzerinde uzlaşıya varılamamasına neden olmuştur. Ülkemizde ii Ruanda tarihinde etnik grupların hangi olaylar ve gelişmeler sonucunda radikalleştikleri, ülkede nefretin artması ve şiddetin ortaya çıkmasına hangi olayların sebep olduğunu ve uzun süren bir radikalleşme sonucunda ortaya çıkan soykırım olaylarına Batılı kolonyal güçlerin kolonileşme ile birlikte ülkede uyguladıkları politikaların etkilerini ortaya koyan yeterince çalışma olmadığı gözlemlenmektedir. Bu çalışmanın amacı özellikle Türkçe literatürde Ruanda'daki radikalleşme üzerinde batılı kolonyal güçlerin doğrudan ve dolaylı etkisi konusunda akademik boşluğun doldurulmasına katkı sağlamaktır.Master Thesis Rusya Federasyonu: Küresel Güç Konumuna Dönüş, Suriye Krizi Vaka Çalışması(MEF Üniversitesi, 2021) Karabay, Yahya Emi̇rhan; Deği̇rmenci̇oğlu, İlhami̇ Bi̇nali̇Bu tez çalışmasının yapılmasının amacı Soğuk Savaş'tan sonra Rusya Federasyonu'nun günümüzde küresel güç potansiyeline erişip erişmediği ve pratikte bu bulguların Suriye krizi çerçevesinde mevcut olup olmadığı araştırılarak alanyazına katkıda bulunmaktır. Bunun yanında bu tez çalışmasının önemi küresel güç potansiyeline sahip bir devletin hangi özelliklere sahip olduğunu görmek ve bu kapsamda RF'nun bu vasıflara sahip bir devlet olup olmadığını vaka çalışması bağlamında incelemektir. Bu çerçevede RF'nun milli güç kapasiteleri incelenmiştir. Çünkü bir devletin sahip olduğu milli güç o devleti uluslararası sistemde belirli yere konumlandırmaktadır. Bir devlet gücünü ne kadar arttırırsa dünya siyasetinde o kadar söz sahibi olmaktadır. Dolayısıyla elde edilen bulgular ışığında RF'nun kurulduğundan beri sahip olduğu güç kapasitesinin hangilerinin küresel güç olma özellikleri gösterdiği veya gösteremediği anlaşılmaya çalışılmıştır. Bu milli güçler ise sırasıyla şunlardır. Siyasi yapısı, coğrafyası, demografisi, ekonomisi, askeri gücü, yumuşak gücü ve psiko sosyal güçtür. Siyasi yapı devletin rejiminin, kurumların güçlü bir yapıya sahip olup olmadığını gösteren verilerin ve devlet ile halk arasındaki ilişkinin incelenmesi amacıyla araştırılmıştır. Coğrafya ise bir devletin hakim olduğu alanların kendisine sağlamış olduğu birtakım kazınımların ve noksanlıkların olduğu gerekçesi ile incelenmiştir. Rusya Federasyonu'nun ekonomik yapısındaki güçlükler ve zayıflıklar ise dış politikasına olan etkileri nedeniyle önemli hususlardır. Askeri güç, RF için dünya siyasetinde etkin olmak ve küresel güce dönüşme de en önem verdiği alan olması bakımından mühimdir. Yumuşak güç, RF'nun yabancı kamuoyu açısından edinmiş olduğu imajın küresel güç olma da bir faktör olması dolayısıyla araştırılmıştır. Bu milli güç kapasitesini RF 1990'lı yıllardan beri geliştirmektedir. Mevcut güç kapasitesini dış politikada ne kadar gerçekliğe dönüştürdüğünü anlamak için Suriye krizi bir vaka çalışması olarak ele alınmıştır. Elde edilen bulgular sonucunda RF Suriye krizinde siyasi, diplomatik ve sahada oldukça etkin bir varlık gösterdiği ve ABD gibi bir küresel gücü Suriye'de pasifize etmeyi başardığı anlaşılmıştır. Fakat RF'nun milli güç kapasitesi incelendikten sonra varılan sonuç şudur. Siyasi, askeri, enerji ve coğrafya bakımından Rusya Federasyonu küresel güç bir devlet özellikleri gösterse de ekonomi, teknoloji ve yumuşak güç bakımından RF'nun gücü henüz daha olgunlaşmamıştır. Dolayısıyla RF şu an ki potansiyeli ile büyük güç konumundadır.Master Thesis Suriye İç Savaşının Dinamikleri ve Koruma Sorumluluğu Doktrini Çerçevesinde Avrupa Birliği'nin Suriye İç Savaşına Yaklaşımı(MEF Üniversitesi, 2023) Yurdakul, Faruk; Yalova, YükselBu tez, Suriye İç Savaşı'nın dinamiklerini ve Avrupa Birliği'nin (AB) müdahalesini Koruma Sorumluluğu (R2P) ilkesi perspektifinden incelemektedir. Çalışmada, iç savaşa giden süreçte Arap Baharı' nın ortaya çıkışı ve bölge üzerindeki etkisi, özellikle Arap kültürü ve ayaklanmaları körükleyen faktörler incelenmektedir. Araştırma, Esad rejimi, IŞİD gibi aşırılık yanlısı grupların ortaya çıkışı ve PKK/SDG/YPG gibi Kürt grupların katılımı gibi kilit dönemleri vurgulayarak, Suriye İç Savaşı'nın barışçıl protestolardan bugünkü durumuna evriminin izini sürmektedir. Tez aynı zamanda hem Türk hukukunda hem de uluslararası hukuk ve AB'ye göre terörizmin tanımlarını ve özelliklerini incelemektedir. Savaşın sonuçları ve mevcut durum değerlendirilmektedir. Çalışma ayrıca Koruma Sorumluluğu kavramını ve bu kavramın büyük ölçekli insan hakları ihlallerinin önlenmesindeki uygulamalarını incelemektedir. AB'nin yapısı, temel değerleri ve uluslararası sistemdeki rolü hakkında genel bir bakış sunmaktadır. Bu tez, AB'nin Suriye İç Savaşı'na müdahil olma sürecini, savaşın sonuçlarının AB üzerindeki etkisini de dikkate alarak analiz etmektedir. AB'nin çatışmaya nasıl taraf olduğunu incelemekte, müdahil olmasının sonuçlarını değerlendirmekte ve AB'nin Suriye'deki dış politika hedeflerine ulaşması için öneriler sunmaktadır. Sonuç olarak, AB'nin Suriye İç Savaşı'nda Koruma Sorumluluğu'nu uygulamasının önemli zorluklar ve kısıtlamalarla karşı karşıya olduğu açıktır. Farklı ulusal çıkarlar, karmaşık karar alma mekanizmaları, değişen demografik yapı, yükselen muhafazakâr ve faşist duygular ve Türkiye ile iş birliğindeki zorluklar başlıca engeller arasındadır. Bu tezde, Koruma Sorumluluğu Doktrini' nin AB içindeki etkinliğini artırmak için müdahale kabiliyetlerinin geliştirilmesi, söylem ve eylem arasındaki uçurumun kapatılması, üye devletler arasında birliğin teşvik edilmesi ve çatışmaların temel nedenlerinin ele alınması gibi adımlar önerilmektedir. Genel olarak bu araştırma, Suriye İç Savaşı'nın ve AB'nin Koruma Sorumluluğu ilkesi çerçevesindeki müdahalesinin anlaşılmasına katkıda bulunmaktadır. AB'nin karşılaştığı karmaşıklıkları ve kısıtlamaları vurgulamakta ve AB'nin Suriye'de insan haklarını koruma ve dış politika hedeflerini ilerletme konusunda daha etkili bir aktör olması için tavsiyeler sunmaktadır.Master Thesis Suriyeli Sığınmacılar Türkiye Örneği: Kriz Yönetimi ve Uyum Politikaları(MEF Üniversitesi, 2021) Zengi̇n, Tamer; Nakaş, Evri̇m Görmüş2011 yılında başlayan Suriye iç savaşı sonrasında milyonlarca Suriyelinin komşu ülkelere ve Avrupa'ya kitleler halinde göç etmesi büyük bir krize sebep olmuştur. 2011 senesinden itibaren açık kapı politikası uygulayarak Suriye Arap Cumhuriyeti halkını kabul eden Türkiye, başta Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği gibi uluslararası örgütlerle iş birliği içinde uyum politikaları yürüterek geniş kapsamlı bir kriz yönetimi başlatmıştır. Bu çalışma Türkiye örneğinde gerçekleşen sığınmacı krizini ve kriz yönetimine ilişkin uyum politikalarını konu edinmiştir. Çalışmada Suriyeli sığınmacı krizinin yarattığı etkilerin hafifletilmesi için oluşturulan uyum politikaları analiz edilerek sığınmacılara yönelik mevcut uyum politikalarının etki değerlendirmesinin yapılması amaçlanmaktadır. Sığınmacıların entegrasyonunun sağlanması amacıyla oluşturulan uyum politikaları, sığınmacıların doğuştan getirdikleri haklarının korunarak toplum içinde eşit bireyler olarak yaşamlarını sürdürebilmeleri için oldukça önemlidir. Literatürde bu konuda yapılacak çalışmalar Suriyeli sığınmacıların entegrasyonu için atılacak yeni adımlara yol göstermesi açısından büyük önem taşımaktadır.Master Thesis Terörizmin Finansman Kaynakları ve Yöntemleri(MEF Üniversitesi, 2020) Erci̇nler, Sercan; Ki̇baroğlu, MustafaBu tez çalışmasında, güncel veriler ışığında terör örgütlerinin finansman kaynakları ele alınmaktadır. Neredeyse insanlık tarihi kadar eski olan terörizm, günümüz dünyasında en önemli uluslararası güvenlik sorunlarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Hedeflerine ulaşmada her türlü şiddeti meşru gören ve geçmişe göre daha ölümcül ve tehlikeli olan terörizmin günümüzde ulaştığı boyut göz önünde bulundurulduğunda, terörizmin finansmanıyla mücadelenin önemiortadadır.Finansman kaynakları olmadan terör örgütlerinin varlıklarını sürdürebilmeleri ve şiddet eylemlerinde bulunabilmeleri mümkün değildir. Bu nedenle, terörizmin finansmanında güncel gelişmelerin ve yeni risklerin dikkate alınarak yapılacak olan araştırmaların oldukça önemli olduğu düşünülmektedir. Terörizmin finansmanı konusu 11 Eylül terör saldırılarını izleyen dönemdeuluslararası toplumun ve hükümetlerin en önemli gündem konularından biri haline gelmiştir. Bu dönemde terörizmin finansman kaynaklarının kurutulmasına yönelik birçok yasal düzenleme ve uygulama hayata geçirilmiştir. Söz konusu yasal düzenleme ve uygulamalar, terör örgütlerinin finansman faaliyetlerini durdurmakta yeterli olamamıştır. Bu çalışmada, güncel gelişmeler ışığında terör örgütlerinin geleneksel finans kaynaklarına, fon transfer metotlarına ve terörizmin finansmanı konusunda yeni risk ve tehditlere değinilmektedir. Konunun bütün boyutlarıyla incelendiği bu tez çalışmasında, terörizmin finansmanının tarihi gelişimine, inovasyonuna ve stratejisine de değinilmektedir. Ayrıca, tez çalışmasında BM ve FATF gibi uluslararası kuruluşların terörizmin finansmanı ile mücadeledeki çabaları analiz edilmekte ve söz konusu çabaların yeterliliği tartışılmaktadır. Terörizmin farklı biçimleriyle uzun bir süredir mücadele eden ülkemizde, terörizmin finansmanıyla ilgili olarak yapılan çalışmaların sayısının oldukça az olduğu gözlemlenmektedir. Bu çalışmanın amacı, terörizmin finansmanı konusunda akademik boşluğun doldurulmasına katkıda bulunmaktır.Master Thesis Türkiye'de 2000'li Yıllarda Tarım Politikalarının Gıda Güvencesi ve Tarımsal Üretime Etkileri: Bayramiç İlçesi Örneği(MEF Üniversitesi, 2021) Açar, Belgi̇n; Ki̇baroğlu, AyşegülGıda güvencesi FAO tarafından tüm insanların, her zaman, aktif ve sağlıklı bir yaşam için, beslenme alışkanlıklarına ve gıda tercihlerine uygun, yeterli, güvenli ve besleyici gıdaya fiziksel, sosyal ve ekonomik bakımdan erişebilmeleri olarak tanımlanmıştır. Geleneksel güvenlik çalışmaları literatüründe daha çok gıda temini ve açlık üzerinden kısıtlı bir şekilde ele alınan gıda ve beslenme sorunları, Soğuk Savaş'ın bitmesinin ardından genişleyen ve derinleşen güvenlik çalışmalarında daha fazla önem kazanan bir alan olmaya başlamıştır. Bu tez çalışması uluslararası güvenlik çalışmalarının bu görece yeni gelişen araştırma alanı, gıda güvencesini devletler ve uluslararası örgütler gibi başlıca karar verici aktörlerin politikaları ve tarımsal üretimin temel paydaşlarının değişen ekonomik ve sosyal durum ve ihtiyaçları çerçevesinde incelemektedir. Tezde tarıma yönelik korumacı politikaların terk edildiği, neoliberal politikaların ivmelendiği, ekonomik krizler ve istikrarsızlıklar sebebiyle uluslararası aktörlerin Türkiye tarım politikaları üzerinde etkilerinin arttığı 2000'li yıllar ele alınmıştır. Türkiye'de tarımsal üreticilerin çoğunluğunu küçük aile işletmeleri oluşturmaktadır ve bu grup bir yandan gıda güvencesinin sağlanmasının en önemli adımlarından biri olan gıda mevcudiyetine katkı sağlarken öte yandan gıda güvencesizliğine karşı kırılgan gruplar içerisinde yer almaktadır. Bu sebeple bu tez çalışmasında tarımsal üretimin temel paydaşların durumlarının incelendiği saha araştırması ana geçim kaynağının tarımsal üretim olduğu ve çoğunluğunu küçük üreticilerin oluşturduğu Çanakkale ili Bayramiç ilçesinde yürütülmüştür. Çalışma birincil ve ikincil verilerden oluşmaktadır. Araştırmada esas olarak nitel araştırma yöntemi tercih edilmiştir. Ayrıca istatistiki veriler değerlendirilmiş ve teze uygulanmıştır. Özelliklerine göre gruplandırılan temel paydaşlar için farklı soru formları oluşturulmuş ve derinlemesine görüşme yöntemiyle betimleme, yorumlama ve paydaşların bakış açılarından oluşan veri elde edilmiştir. Maksimum çeşitlilik örneklemesi ile seçilen 10 paydaş ile görüşme yapılmıştır. Nitel araştırmada elde edilen veriler içerik analizi yöntemiyle değerlendirilip bulgular yorumlanmıştır. İçerik analizinde verilerin kodlanması, temaların bulunması, kodların ve temaların düzenlenmesi, bulguların tanımlanması ve yorumlanması aşamalarından oluşan bir yöntem izlenmiştir. Tez çalışmasında makro tarım politikaları ve bu politikaların yereldeki etkileri tarımsal üretim ve gıda güvencesi çerçevesinde ele alınmıştır.Master Thesis Türkiye'de Bütüncül Su Kaynakları Yönetimi: Konya-çumra-karapınar Alt Havzası Örneği(MEF Üniversitesi, 2022) Coşkun, Sefa; Ki̇baroğlu, Ayşegül21. Yüzyılda su kaynaklarının önemi artarak devam etmektedir. Küresel çapta şiddetini artıran ve Türkiye'nin de bulunduğu coğrafyayı etkisi altına alan küresel ısınmaya bağlı olarak su kaynaklarının niteliğinin bozulması ve niceliğinin azalmasıyla su, enerji, gıda gibi yaşamsal öneme haiz sektörlerde sorunlar yaşanmaya başlamıştır. Yaşanan bu gelişmelerle birlikte su kaynaklarının bütüncül olarak yönetimi yaklaşımı bu sorunlarla mücadele etmek için ortaya çıkmıştır. Ülkemizde tahıl ve şeker pancarı üretiminin en yoğun yapıldığı havzalar arasında Konya Kapalı Havzası ve bu havzanın içerisinde yer alan Konya-Çumra-Karapınar Alt Havzası gelmektedir. Konya-Çumra-Karapınar Alt Havzası'nın coğrafi özelliklerinden dolayı kapalı bir havza olması ve yüzey sularının sınırlı olması nedeniyle başta tarım, endüstri ve hayvancılık alanlarında su ihtiyacını karşılamak için yeraltı su kaynakları yoğun olarak kullanılmaktadır. Bu yüksek lisans tezinde Konya-Çumra-Karapınar Alt Havzası fiziksel, sosyal ve ekonomik yönleriyle tasvir edilmekte; bu alt havzada uygulanması hedeflenen Bütüncül Su Kaynakları yaklaşımı analiz edilmektedir. Tezin hazırlanmasında başvurulan inceleme yöntemleri: birebir görüşme yoluyla yapılan mülakatlar, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ve Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nden temin edilen ham veriler ve bu verilerin işlenmesi, alt havzaya yönelik hazırlanmış raporlar ve istatistik verilerin incelenmesini içermektedir. İkinci grupta kullanılan kaynaklar ise, literatür taraması neticesinde elde edilen makale, kitap eserleri ve Internet kapsamındaki bilgi kaynaklarıdır. Bu yüksek lisans tezi Türkiye'de Bütüncül Su Kaynakları Yönetimi yaklaşımının gerçekte ne kadar uygulanıp, uygulanmadığı sorusuna Konya-Çumra-Karapınar Alt Havzası özelinde yanıt aramaktadır.Master Thesis Türkiye'de Gazilerde Travma Sonrası Stres Bozukluğu ve İlişkili Faktörlerin İncelenmesi: Bir Sistematik Derleme Çalışması(MEF Üniversitesi, 2022) Ertuğ, Burcu; Ki̇baroğlu, MustafaBu çalışma Türkiye'de silahlı çatışmaya katılmış ve çatışma sırasında yaralanmış travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) tanılı askerlere dair yayınlanmış araştırmaların gözden geçirilmesi ve araştırmalardan elde edilen verilerin sistematik biçimde incelenmesiyle gerçekleştirilmiştir. Konuya ilişkin elli dört adet araştırmaya ulaşılmıştır ve dahil edilme kriterlerine uygun bulunan yirmibeş adet araştırma tez çalışması kapsamında değerlendirilmiştir. Tez çalışması kapsamına alınan araştırmalarda kullanılan yöntemler ve bulunan sonuçlar sistematik biçimde incelenmiştir. Bu sistematik derleme çalışması sonunda incelenen araştırmalarda silahlı çatışmada yaralanma sonucu TSSB gelişiminin askerlerde önemli bir sorun olduğu, bazı araştırmalarda gazilerin eş tanılar aldıkları, psikolojik travmayla başa çıkmak amacıyla alkol kullanımına başvurdukları, çatışma tecrübesi sonunda yakın sosyal çevresine saldırganlıkta artışlar gözlendiği sonuçlarına yer verildiği görülmüştür. Tez çalışmasında sosyal destek algısı, başa çıkma yöntemleri ve psikolojik yardım arama tutumlarını sorgulayan araştırmaların sonuçları da incelenerek veriler derlenmiştir. Silahlı çatışmayı izleyen süreçte gazilerin sosyal destek algısının pozitif hale gelmesinde sırasıyla aile, silah arkadaşları ve kurumsal desteklerin en fazla rol oynadığı incelenen araştırmalarda ortaya konan önemli sonuçlardır. TSSB tanılı askerlerin sıkça başvurdukları başa çıkma yöntemlerinden birinin dini inanç odaklı başa çıkma olduğu ve yaralanmayı vatan savunması kavramıyla özdeşleştirmenin de gazilerde başa çıkmayı kolaylaştırdığı da incelenen araştırmalarda ortaya konmuş dikkat çekici sonuçlardır. Ayrıca, gazilerin psikolojik yardım arama tutumlarının olumsuz olduğu da incelenen araştırmalarda yer verilen bir sonuç olup bu sonucun önceki gazi araştırmalarıyla uyumlu olduğu sonucuna varılmıştır. Sonuç olarak TSSB'ye ilişkin araştırmaların sistematik olarak incelenmesi bu konunun önemini ortaya koymuştur.Master Thesis Türkiye'nin Enerji Arz Güvenliğinde Yeşil Hidrojen Potansiyeli(MEF Üniversitesi, 2023) Aydin, Serhat Özgür; Ki̇baroğlu, MustafaTürkiye fosil enerji kaynakları itibariyle ithal bağımlılığı olan bir ülkedir. Bu bağımlılık ülkenin ekonomik kaynaklarının önemli bir kısmının enerji maliyetlerine ayrılmasına neden olmaktadır. Düzenli büyüyen ekonomisi, nüfus artışının devam etmesi, dış göç alması gibi unsurlar da hesaba katıldığında ülkenin enerji ihtiyacının artarak devam edeceği açıktır. Buna karşın ülkenin yenilenebilir enerji kaynakları olan güneş enerjisi, rüzgar enerjisi, hidroelektrik ve jeotermal gibi alanlarda çok önemli bir potansiyeli bulunmaktadır. Ancak bu kaynakların mevsimsel ya da dönemsel üretim yapabilmesi ve depolama, nakliye gibi sıkıntıları bulunmaktadır. Bu sebeple yine bu yenilenebilir kaynaklardan üretilen, çevre dostu yeşil hidrojen ve yeşil hidrojen türevi amonyak gibi ürünler enerji taşıyıcısı olarak alternatif olabilir. Söz konusu tez yeşil hidrojenin ülkenin enerji güvenliği, ekonomik güvenlik, çevre güvenliği ve hatta gıda güvenliğine önemli bir katkı yapabileceğini, bu bağlamda dünyadaki gelişmeleri de değerlendirerek tartışacaktır.Master Thesis Türkiyenin Terörle Mücadelesinde Kurumlar Arası İşbirliğinde Yaşanan Sorunlar ve Geliştirilen Çözüm Yöntemleri(MEF Üniversitesi, 2021) Yılmaz, Burak; Ki̇baroğlu, MustafaBu tez çalışmasında Türkiye'nin tarihsel olarak karşılaştığı terör tehditlerinin neler olduğu ve bu tehditlere karşı iç güvenlik kurumlarının nasıl mücadele verdiği anlatılmaktadır. Araştırma yapılırken iç güvenlik kurumlarının terörle mücadele yöntemleri mercek altına alınmış ve tespit edilen sorunlar veya aksaklıklara yönelik çözüm önerilerinde bulunulmuştur. Araştırmada Türkiye'nin terörle mücadelesinde iç güvenlik kurumlarının birbirleri arasındaki koordinasyon ve iş birliği süreçlerinin nasıl olduğu ortaya konulmaya çalışılmıştır. Yöntem ve sınırlama bakımından, Türkiye'nin uzun yıllara dayanan terörle mücadelesine ana hatları ile değinilmiş, esas olarak 2016-2020 yıllarını kapsayan dönemle ilgili olarak akademisyenlerin, halen aktif görevde bulunan ya da emekli olmuş uzmanların görüşleri üzerinden analizler yapılmıştır. Araştırmada böyle bir sınırlamaya gidilmesinin sebebi; 15 Temmuz 2016 günü FETÖ terör örgütünün başarısız darbe girişimi ile karşılaşan Türkiye Cumhuriyeti devletinin, sınırları içerisinde ve dışında tüm terör örgütlerine yönelik çok yönlü mücadele stratejisi kararı almasının iç güvenlik kurumları bakımından söz konusu tarihin bir dönüm noktası olmasıdır. Bu sebeplerden ötürü 15 Temmuz 2016 öncesi ve sonrası değerlendirilerek, değişimin ne düzeye geldiğinin incelemesi yapılmıştır. Bu tez çalışması sonucunda Türkiye'nin uzun yıllar çok sayıda terörle mücadele stratejisi benimsediği, özellikle 1990'lı yıllardan 2020 yılına kadar stratejik, taktiksel ve kurumsal olarak büyük dönüşümler yaşadığı görülmektedir. Tez çalışmasında, Türkiye'nin resmi kurumları tarafından yapılan mücadele tarzlarına yönelik olarak eleştirel bakış açısına sahip ve çözüm önerilerinde bulunan terörle mücadele içinde yer almış ve alanında uzman kişilerin görüş ve tavsiyeleri de dikkate alınarak değerlendirmelerde bulunulmuştur. Araştırma yöntemi olarak bu çalışma; nicel araştırma şeklindedir ve belge, mevzuat, rapor tarama, mülakat, veri toplama, haber incelemesi ve literatür taraması şeklinde icra edilmiştir. Araştırma boyunca ihtiyaç duyulan detaylı bilgilerin güvenlik kaygısı ile akademik camia ile paylaşılmamasından dolayı, akademik literatürün sınırlı olması sebebiyle tez konusunu kamuoyuna açık kaynaklar üzerinden değerlendiren ve irdeleyen bir araştırıma olarak gerçekleştirilmiştir. Bu yöntemin tercih edilmesi, Türkiye'nin terörle olan mücadelesinin şeffaf ve denetlenebilir şekilde açık kaynaklardan da araştırılabileceğinin gösterilmesi bakımından önemlidir. Tez içerisinde ortaya konulmuş olan görüşler ve öneriler tamamen araştırmalarım sonucu oluşan kişisel görüşlerim olup herhangi bir kurumun görüşünü yansıtmamaktadır.