05. Fakülteler
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/20.500.11779/7
Browse
Browsing 05. Fakülteler by Department "Hukuk Fakültesi, Milletlerarası Hukuku Anabilim Dalı"
Now showing 1 - 20 of 21
- Results Per Page
- Sort Options
Article Diplomatik Koruma ve Konsolosluk Yardımında Çoklu Vatandaşlık(2024) Asar, Bilge Nur Erson; Perçin, GizemDevlet ile birey arasında hukuki bir bağ olarak tanımlanan vatandaşlığa bağlı hak ve yükümlülükler, öncelikle vatandaşlık devletinin egemenlik yetkisini kullandığı ülke üzerinde doğmaktadır. Ancak günümüzde yoğun bir artış gösteren nüfus hareketliliği, birçok bireyin vatandaşlık bağı ile bağlı olmadığı devletlerin ülkelerinde bulunmaları sonucunu doğurmuştur. Bulundukları devlet bakımından yabancı statüsünde kabul edilen bu bireyler, o devletin hukuk düzeni içerisinde haklarını savunmak, haklarının ihlal edilmesi halinde ise zararlarının giderilmesini talep etmek zorunda kalabilmektedir. Yabancıların, hukuk sistemine de yabancı oldukları bu devletlerde, haklarını savunmak bakımından ihtiyaç duydukları konsolosluk yardımı ve ihlal edilen haklarının giderimi için aradıkları diplomatik koruma, kural olarak, vatandaşlık bağı ile bağlı oldukları devlet tarafından kendilerine verilebilmektedir. Ancak yabancının birden fazla devlet vatandaşlığına sahip olması durumunda, gerek konsolosluk yardımı gerek diplomatik korumanın hangi vatandaşlık devleti tarafından sağlanacağı ya da vatandaşlık devletlerinin her ikisinin de harekete geçip geçemeyeceği çözüme kavuşturulması gereken meselelerdir. Ayrıca çoklu vatandaşlık devletlerinin konsolosluk yardımı ile diplomatik korumayı birbirlerine karşı ileri sürüp süremeyecekleri de bu konuda başka bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmada, hem bireyin kabul eden devlet ve ihlal devleti bakımından yabancı olduğu durumlarda her bir vatandaşlık devletinin konsolosluk yardımı ve diplomatik korumada bulunabilmesi, hem de bireyin vatandaşlık devletleri arasında bu yardım ve korumanın mümkün olup olmadığı değerlendirilmiş; konuyla ilgili aranan koşul ve kriterler üzerinde durulmuştur. Bu kapsamda çalışmanın diplomatik koruma bakımından, temel argümanı çoklu vatandaşlık devletlerinin ayrı ayrı hareket ettiği hallerde ihlal devletinin etkin vatandaşlık devleti ile sonraki süreçleri yürütebileceği; ancak vatandaşlık devletlerinin birlikte hareket ettikleri durumlarda böyle bir kriterin uygulanmasının gerekli olmadığıdır. Temel amacı, yabancı olduğu bir hukuk sisteminde karşılaşabileceği zorluklar karşısında bireyi desteklemek olan konsolosluk yardımında ise, çoklu vatandaşlık devletlerinin, kabul eden devlette, birlikte veya ayrı ayrı konsolosluk yardımı sağlama haklarının devletlerin egemen eşitlik ilkesine uygun olduğu; bununla birlikte vatandaşlık devletlerinden birinde özgürlüğü kısıtlanan birey bakımından konsolosluk yardımının sağlanması yükümlülüğünün bulunmadığı kabul edilmedir.Article Geçici Koruma Sağlanan Yabancıların Sağlık Hakkı ve Sağlık Hizmetlerine Erişimi(Uludağ Üniversitesi, 2018) Uyanık, AyferUluslararası insan hakları hukuku, tüm bireylerin ırk, din, siyasi inanç, ekonomik veya sosyal durum veya hukuki statüsünden (mülteci/şartlı mülteci/ikincil koruma/geçici koruma) bağımsız olarak temel bir insan hakkı olarak sağlık hakkına sahip olduklarını kabul eder. İnsan haklarının temel ilkelerinin yanı sıra etik, insani, kamu sağlığı ve ekonomik nedenler, tıbbi bakım ihtiyacı olan sığınmacıların hiç bir ayrımcılığa maruz kalmamasını ve sağlık hakkından yararlanabilmeleri için eşit standartlardan yararlanmalarını gerektirmektedir. Mülteci/sığınmacıların sağlıkla ilgili haklarının tüm yönlerini öngören kapsamlı bir bağlayıcı belge olmamasına rağmen, sağlık hakkının çeşitli ulusal ve uluslararası belgelerde ele alındığı görülmektedir. Bu bağlamda, özellikle geçici koruma altındaki yabancılara sunulan sağlık hizmetinin ne ölçüde gerçekleştirilebildiğini değerlendirebilmek için ulusal ve uluslararası alanda bu genel ve özel düzenlemelere odaklanacağım.Conference Object Hasta Hakları Yönetmeliğinin Uluslararası Hasta Bakımından Yorumu(Turkeyhealth, 2018) Uyanık, Ayfer...Book Part İfade özgürlüğü çalışma grubu ön raporu(Türkiye Barolar Birliği Yayınları: 350, 2017) Tezcan, Durmuş; Erson Asar, Bilge; Çulha, Rifat; Demirağ, Fahrettin; İçöz, Hasan; Oktar, Salih2016 ve 2017 yıllarında Türkiye'deki ifade özgürlüğünün durumuna ilişkin özet niteliğindeki bu çalışmada AYM ve AİHM kararlarına yönelik bir istatistik sunulduktan sonra ifade özgürlüğünün son dönemde ülkemiz açısından en çok tartışma yaratan meseleler kısaca ele alınmıştır. Hem AYM hem de AİHM kararlarına bakıldığında, en çok başvurunun basın özgürlüğü kapsamında yapıldığı gözlenmiştir. Bu nedenle çalışmanın önemli bir kısmı, gazetecilerin ifade özgürlüğü ve haber yapma hakkı çerçevesinde şekillenmiştir. Bununla birlikte savunma dokunulmazlığı, medyaya yapılan müdahaleler, bilgiye erişim özgürlüğünün kısıtlanması, internet yasakları, bilimsel ve sanatsal ifade özgürlüğü ile erteleme, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarının (oto)sansür etkileri gibi konulara da değinilmiştir.Book Part İfade özgürlüğü ve toplantı ve gösteri yürüyüşü(Türkiye Barolar Birliği, 2020) Tezcan, Durmuş; Erson Asar, Bilge; Çulha, Rıfat; Demirdağ, Fahrettin; Oktar, Salih; Önok, Murat; Yenisey, Feridun; Yıldız, CerenTürkiye Barolar Birliği İnsan Hakları Merkezi İfade Özgürlüğü ve Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Çalışma Grubumuzun geçtiğimiz yıl oluşturulan raporda benimsenen sistemitakip ederek 2020 yılı raporunda da güncel gelişmeleri değerlendirmeye gayretgöstermiştir.Conference Object İnternet üzerinden aktedilen tüketici akitlerinde uygulanacak ülke hukuku ve milletlerarası yetki sorunu(Mef Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve E-Ticaret ve İnternet Hukuku Derneği, 2017) Uyanık, AyferAçılış konuşmalarının ardından E-Hukuk Derneği başkanı Av. Gökhan Uğur Bağcı ile PayU Türkiye CEO’su Emre Güzer’in E-Ticaret sektörüne dair söyleşisinde, Emre Güzer tarafından sektöre dair son derece kritik bilgiler katılımcılarla paylaşıldı. Diğer oturumda da Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’ndan Perakende ve Elektronik Ticaret Daire Başkanı Soner Kaya ve Gümrük ve Ticaret Uzmanı Ömer Faruk Ergün, Av. Şebnem Ahi moderatörlüğünde son dönemde gündemi meşgul eden ETBİS ve Güven Damgası konularında aydınlatıcı bilgiler verdi. Akabinde Prof. Dr. Ayfer Uyanık tarafından yurtdışı kaynaklı yapılan alışverişler açısından Mesafeli Sözleşmelerde yaşanabilecek hukuki sorunlar osn derece detaylı ve doyurucu şekilde ele alındı. Öğleden sonraki oturumda ise değerli katılımcılarımız ile Kişisel Verilerin Korunması konusu ele alındı. Bilhassa Kişisel Verileri Koruma Kurumu Veri Yönetimi Dairesi Başkanı Mustafa Erbilli düzenleyici otoritenin bakışı ile konuyu son derece detaylı şekilde katılımcılarla paylaştı. Akabinde yapılan oturumda ise tüm dünyada son zamanların en popüler konularından olan Bitcoin ve Blockchain platformu ele alında. Ahmet Usta ve Fevzi Güngör, Av. Benan İlhanlı moderatörlüğünde konuyu hem hukuki hem de sektörel uygulamalar açısından tartıştı. Günün son oturumunda ise önümüzdeki dönemlerde çokça tartışılacak olan ve mevzuatı yeni yayımlanan Kitlesel Fonlama (Crowd Funding) konusu SPK Uzmanı Murat Dönmez ve Kitlesel Fonlama Derneği Başkanı Hulusi Berik tarafından Av. Sertel Şıracı moderatörlüğünde ele alındı.Conference Object Judicial Independence in Turkey(Padova University, 2018) Erson Asar, BilgeJudicial independence is one of the main pillars of a democratic society. However, this important concept has always been challenged by the so-called authoritarian regimes. This paper explores the development of judicial independence within the Turkish legal system and takes a closer look at the challenges that it has been facing over the last decade.research-article.listelement.badge Parasal altın ilkesi ve Nikaragua v. Almanya Davası: Tamam mı devam mı?(2024) Erson Asar, BilgeNikaragua 1 Mart 2024’te, İsrail'e silah ve yardım sağlayarak uluslararası hukuku çeşitli yönlerden ihlal ettiği iddiasıyla Almanya aleyhine Uluslararası Adalet Divanı'na (UAD) başvurmuştur. Buna karşılık Almanya, İsrail'in davanın vazgeçilmez tarafı olduğunu savunarak UAD'nin bu davada yargı yetkisini kullanamayacağını ileri sürmüş ve böylece parasal altın ilkesini tekrar gündeme getirmiştir. Bu makale, UAD'nin 1954 yılında '1943'te Roma'dan Çıkarılan Parasal Altın' davasında geliştirdiği ve aynı isimle anılan parasal altın ilkesini incelemektedir. Bu ilke, davanın kilit noktasının üçüncü bir devletin eylem ve işlemlerinin değerlendirilmesini teşkil ettiği durumlarda UAD’nin yargı yetkisini kullanmaktan kaçınmasına ilişkindir. Çalışma, ilkenin kapsamını ve UAD kararlarındaki uygulamalarını analiz ederek, Nikaragua v. Almanya davasında ilkenin uygulanabilirliğini tartışmaktadır. Çalışmada, soykırımı önleme ve insancıl hukuka riayet etme yükümlülüklerinin kapsamını incelenerek, Almanya’nın yükümlülüklerinin İsrail'in eylemlerinden bağımsız olarak ele alınıp alınmayacağı değerlendirilmektedir.report.listelement.badge Prosecuting a Judge That Enjoys Diplomatic Immunity: the Case of Judge Aydın Sefa Akay(verfassungsblog.de, 2018) Erson Asar, BilgeAfter the coup attempt on 15 July 2016, more than 80,000 people have been detained in Turkey. One of the most interesting incidents was undoubtedly the arrest of International Residual Mechanism for Criminal Tribunals’ (MICT) (former) Judge Aydın Sefa Akay. The main problem in this situation was whether Judge Akay enjoyed diplomatic immunity even from his own State’s jurisdiction.Article Sağlık turizmi aracı kuruluşu hizmet standartları hakkında düşünce ve öneriler(Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB), 2018) Uyanık Çavuşoğlu, AyferSağlık turizmine hizmet sunan kişi/kurum/kuruluşların hukuken temellendirilmesi mümkün olan ilke ve standartlara bağlı işlem yapmaları gerekmektedir. Aracı Kuruluş Hizmet Standartları (AKHS)’nın amacı, uluslararası hastalara hizmet sunacak aracı kuruluşların yasal statüsü, tanımı ve hizmet alanı hakkında standart, şeffaf, izlenebilir ve denetlenebilir bir sistem oluşturarak sağlık turizmine sunulan hizmet ve yönetim kalitesinin iyileştirilmesi, geliştirilmesi ve bunların devamlılığının sağlanması, hizmet sunumundaki her türlü riskin azaltılmasına ilişkin oluşturulan ilkelerin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların düzenlenmesine yardımcı olması gerekmektedir. Böylece; sertifikalı/akredite aracı kuruluş ve sağlık hizmeti sunucularımız (tanı/tedavi ülkesi) ile hastanın geldiği ülke (menşe ülke) arasındaki hizmet kalite farkının kapatılması söz konusu olacaktır.Book Sağlık turizmi ve milletlerarası tıp hukuku mevzuatı(On İki Levha Yayıncılık, 2018) Uyanık, AyferSağlık Turizmi ve Milletlerarası Tıp Hukuku Mevzuatı, Sağlık Turizmi Hukuku ile ilgili mevzuatların dışında, uluslararası önemi haiz kamu sağlığı risklerinin ülkemize girmesini önlemek amacıyla uluslararası giriş noktaları ve bunların gümrüklü alanlarında (hava ve deniz yolu taşımacılığı dahil) sağlık tedbirleri; yurt dışı sağlık hizmet birimleri; Türkiye'de yabancı kişilerin ölüm olaylarının bildirilmesi, Türkiye'de defin işlemleri veya cenazelerin ülkelerine nakli ve yurt dışından gelen cenazeler; yurt dışından ilaç ve doku temini; yabancıların Türkiye'de genel sağlık sigortalılığı ve yurt dışı sigortalılık; yurt dışı seyahatlerde seyahat sağlığı hizmetleri; Türk vatandaşının yurt dışında tedavisi; yabancı hekimlerin Türkiye'de çalışma koşulları; yabancı ülkede tıp veya uzmanlık eğitimi; uluslararası ve geçici koruma kapsamında olan yabancı kişilerin sağlık hizmetine erişimi; insan ticareti mağduru yabancıların sağlık hizmetleri giderleri; sağlık alanında yapılan ikili işbirliği anlaşmaları, protokolleri ve mutabakat zabıtları; sağlık ile ilgili çok taraflı milletlerarası sözleşmeler gibi tamamı Milletlerarası Tıp Hukuku başlığı altına alınabilecek çeşitli konulara ilişkin yasal düzenlemeleri de içermektedir.Conference Object Master Thesis Türkiye’deki Suriyeli kadın ve çocuk mültecilerin uluslararası hukuki sorunları(Özyeğin Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kamu Hukuku Bilim Dalı, 2017) Elmas, Nergiz; Caşın, Mesut HakkıYaşadığı toprakları ekonomik, siyasi, askeri baskı, şiddet ve zulüm nedeniyle terk ederek güvenlik ve huzur içinde olunacağı ümit edilen başka topraklara göç etme olgusu insanlık tarihi kadar eskidir ve çağlar boyunca devam etmiştir. Özellikle iki büyük dünya savaşının yaşandığı 20. yüzyılın ilk yarısında milyonlarca insan bu savaşlara bağlı olarak zorunlu göçler yaşamışlar, sığınmak zorunda kaldıkları ülkelerde de çeşitli hukuki ve sosyal sorunların ortaya çıkmasına neden olmuşlardır. Devletler, sosyal dokularını ve dengelerini tehdit eden bu soruna kayıtsız kalamayarak çözüm arayışına yönelmiş ve sonuçta göç ve iltica hareketlerine yönelik bir dizi uluslararası hukuk normu oluşmuştur. Çeşitli antlaşmalar, sözleşmeler ve bildirgeler üzerinden hayata geçirilen bu uluslararası hukuk normları tüm diğer hukuk normları gibi her yeni durum karşısında gelişmeye devam etmekte, insanlığın kalıcı barış ve adalet arayışı günümüzde de sürmektedir. Bu arayışa rağmen insanlık 21. yüzyılda da savaşların ve katliamların önüne geçememiştir. Ortadoğu'da önce Irak ve hemen ardından Suriye'de patlak veren savaş / iç savaşlar milyonlarca insanın başka topraklara doğru kaçmasına neden olmuş, insanlık ailesi bir kez daha barış ve adalete dair geliştirdiği normların zayıflığıyla yüzleşmek zorunda kalmıştır. Suriye iç savaşından kaçarak komşu ülke Türkiye'ye sığınan 3 milyona yakın insan vardır ve bunların 2 milyondan fazlası kadınlar ve çocuklardır. Bu çalışmada tarihi seyri içinde mülteci hukukunun gelişimi, uluslararası mülteci hukuku, mülteci hukuku açısından Türkiye'nin mevzuatı ve özellikle Suriye iç savaşından kaçan kadın ve çocukların hukuki ve sosyal sorunları ele alınarak değerlendirilmeye çalışılmıştır.Book Part Uçuş Güvenliğine Bir Tehdit Olarak Kural Tanımaz Yolcu(On İki Levha Yayıncılık, 2019) Erson Asar, BilgeHavacılık güvenliğine ilişkin en sık karşılaşılan durumlardan biri kural tanımaz yolcu vakalarıdır. Uçak içinde gerçekleşen eylemlerin cezalandırılması ve kaptana ve mürettebata müdahale yetkisi veren 1963 tarihli Uçaklarda İşlenen Suçlara veDiğer Bazı Eylemlere İlişkin Konvansiyon’un (Tokyo Konvansiyonu) yeterli cevabı vermemesi karşısında 2014 yılındaKonvansiyona ek bir Protokol kabul edilmiştir. Henüz yürürlüğe girmemiş olsa da ülkemizin de onaylayan devletlerden biriolduğu 2014 tarihli Uçaklarda İşlenen Suçlara ve Diğer Bazı Eylemlere İlişkin Konvansiyonun Tadil Edilmesine İlişkinProtokol (Montreal Protokolü), Tokyo Konvansiyonu’nda temel değişiklikler öngörmektedir. Bu yenilikler, „uçuş“kavramnının yeniden düzenlenmesi, suç teşkil eden eylemlerin tanımlanması, yargılama yetkisinin genişletilmesi, uçak içinde güvenlikgörevlisinin rolü ve zarara uğrayanların tazminat hakkı olarak sayılabilirConference Object Uçuş güvenliğine bir tehdit olarak kural tanımaz yolcu (conferenceObject)(2018) Erson Asar, BilgeKural tanımaz yolcu, havacılık güvenliğini etkileyen önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışma, havacılık güvenliğini tehlikeye atan olaylarda uygulanacak hukuksal kuralların çerçevesinin çizilerek, düzenlemelerin uygulamadaki ihtiyaca ne ölçüde cevap verebildiğini/verebileceğini sorgulamaktadır.Article Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin Roma Statüsü’ne Taraf Olmayan Devletlerin Vatandaşları Bakımından Yargı Yetkisi: Vladimir Putin Davası(MEF Üniversitesi, 2023) Erson Asar, Bilge17 Mart 2023 tarihinde Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) tarafından, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Başkanlık Çocuk Hakları Komiseri Maria Lvova-Belova hakkında tutuklama emri çıkartılması üzerine, uzun zamandır tartışılan Roma Statüsü'ne taraf olmayan devletlerin vatandaşları üzerinde UCM'nin yargı yetkisini kullanması meselesi, hele ki bu yetki görevde bir devlet başkanı üzerinde kullanılmak istenince, tekrar alevlenmiştir. Görevde oldukları sürece her türlü eylem ve işlemleri bakımından yargı bağışıklığına sahip olan devlet başkanlarının yargılanabilecekleri tek yer yetkili bir uluslararası ceza mahkemesi olabilir. Ancak bir uluslararası ceza mahkemesi, yargılama yetkisine sahip olsa bile, bu yargılamayı gerçekleştirmek o kadar kolay mıdır? Politika ile hukukun; devletlerin çıkarları ile hak ve yükümlülüklerinin, adalet bulma arayışı ile güç yarışının birbirine karıştığı konulardan biri olan bu mesele, iş Putin gibi Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGÜK) daimi üyelerinden olan bir devletin, 20 yılı aşkın süredir başındaki kişinin yargılamasına gelince, daha büyük handikaplar yaratmaktadır. Bu çalışma, Mahkeme'de UCM Statüsü'ne (Roma Statüsü) taraf olmayan bir devletin görevdeki başkanının yargılanması ve Roma Statüsü'ne taraf devletlerin UCM ile iş birliği yükümlülüklerinin önünde uluslararası hukukta kabul edilen bağışıklıkların bir engel teşkil edip etmeyeceğini ele almaktadır.Book Uluslararasi hukuk bağlaminda devlet-dışı aktörlerin çevresel sorumluluğu: Uluslararası örgütler, hükümetdışı örgütler ve ticari kuruluşlar(Yetkin Yayınları, 2021) Erson Asar, Bilge...Article Uluslararası Hukukta Andlaşma Akdetme Yetkisi ve Viyana Andlaşmalar Hukuku Sözleşmesi Madde 46 Kapsamında Andlaşmaların Geçersizliği(İstanbul Üniversitesi Yayınevi, 2023) Asar, Bilge ErsonDevletlerin bir andlaşma ile bağlanma süreçlerinde iç hukuklarında uygulanacak usule ilişkin düzenlemeleri, uluslararası hukuk ile iç hukukun kesiştiği sınırlı alanlardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bununla birlikte devletlerin bu alandaki düzenlemelerinin çeşitli usulleri içerdiği gözlenmektedir. Geleneksel olarak yürütmenin elinde olan andlaşma akdetme yetkisinin demokratikleşme süreçleriyle birlikte yasama ile paylaşılan bir uygulama halini aldığı görülmektedir. Kimi devletlerde bu süreçlere anayasa mahkemeleri veya benzer yetkiyle donatılmış yargı organlarının da dahil olması mümkün olabilir. Hatta halk oylamasından geçmesi öngörülen andlaşma akdetme usulleri de mevcuttur. İç hukukta öngörülen bu kuralların ihlal edilmesi yoluyla bir uluslararası andlaşmaya taraf olan devlet, andlaşmanın geçersizliğini 1969 Viyana Andlaşmalar Hukuku Sözleşmesi’nin (VAHS) 46. maddesine dayanarak ileri sürebilir. Uluslararasıcılık ile anayasalcılığı bağdaştırıcı bir çözüm sunar gibi gözüken bu hüküm, gerçekte son derece zor ve istisnaî bir uygulamaya sahiptir. Gerek devletlerin andlaşma akdetme konusundaki kurallarının karmaşık olması gerekse genel bir sınıflandırmayı zorlaştıracak kadar çeşitli olması, konuyu daha da çetrefilli hale getirmektedir. Bu çalışma, ilgili hükmün hazırlık çalışmaları, kapsamı ve sınırlarını ayrıntılı bir biçimde incelemektedir. Çalışmada ayrıca, VAHS’nin hazırlık çalışmalarında da en tartışmalı konulardan biri olan bu geçersizlik gerekçesinin neden son derece istisnaî ve ileri sürüldüğünde başarı şansının zayıf olduğu değerlendirilmiştir. Bunların yanında, bu hükmün şu anda akademik çevrelerde tartışılmakta olan andlaşmalardan çekilmeye ilişkin kurallara benzer şekilde uygulanabilirliği de ele alınmıştır.Book Part Uluslararası hukukun grı̇ alanı olarak sı̇ber faalı̇yetler eksenı̇nde devletı̇n egemenlı̇ğı̇ne ilı̇şkı̇n güncel tartışmalar(On İki Levha Yayıncılık, 2020) Erson Asar, BilgeSiber alan, veya başka bir deyişle siber uzay, mekandan ve zamandan soyutlanmış bir alana işaret etmektedir. Bu alan,kara, hava, deniz ve uzaydan sonra kendine özgü bir yapısı olan 5. bir alan olarak tanımlanmaktadır. İlk zamanlardadevletlerin çok fazla ilgilenmedikleri bu alan, internet kullanımının 21. yüzyılda giderek artmasıyla siber suçlar, kişisel verilergibi alanlarda düzenleme ihtiyacıyla dikkat çekici hale gelmiştir. Bunun da ötesinde, Estonya’nın maruz kaldığı DDoS türüsaldırılarla başta devlet kurumları olmak üzere ülkede pek çok kurumun siber altyapılarının birkaç gün çalışmaması,uluslararası toplumun siber alandaki uluslararası hukuk kurallarını belirleme ihtiyacını su yüzüne çıkarmıştır. Uluslararasıhukukun klasik egemenlik kurallarının siber alana uygulanması, alanın kendine özgü ve insan yaratımı yapısı nedeniyleciddi bir zorluk olarak ortaya çıkmaktadır. Siber alanda devletin egemenliğine ilişkin ortaya atılan görüşlerin eksenindeülkesel egemenlik kavramı bulunmaktadır ancak bu kavrama atfedilen değer, siber uzayın devletler dışı aktörleri de içinealacak bir egemenliği yeterli düzeyde karşılamamaktadır. Siber alanda yapılan siber alanın bağımsızlığı, res communis,siber alanda devletlerin mutlak egemenliği ve devletlerin kısmi egemenliği tartışmaları, alana ilişkin farklı değerlendirmeleriortaya koysalar da hiçbiri yerleşik bir siber egemenlik anlayışını yansıtmamaktadır. Bu nedenle siber alanın sui generis yapısı dikkate alınarak konunun çok aktörlü ve fiziksel sınırların ve zamanın ötesine taşan yapısı göz önünde tutularak bağlayıcı bir hukuk düzenine kavuşturulması gerekmektedir.Book Part
