Tez Koleksiyonu
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.11779/1785
Browse
Browsing Tez Koleksiyonu by Department "Enstitüler, Fen Bilimleri Enstitüsü, Mimarlık Ana Bilim Dalı"
Now showing 1 - 17 of 17
- Results Per Page
- Sort Options
Master Thesis A critical study on sustainability within environmental assessment methodologies: Evaluating Volu-te in search of an alternative vision in architecture(MEF Üniversitesi, 2022) Kaleli, Damla; Yücel, ŞebnemBu araştırma, mimaride sürdürülebilirliğin değerlendirilmesine ve bunun araçları olarak çevresel değerlendirme metodolojilerine odaklanmaktadır. Bu metodolojiler, mimari ürünün sürdürülebilirliğinin ölçüm mekanizması olarak işlev görür; ancak etiketleme ve sertifikasyon gereklilikleri ile mevcut kapitalist sistemin çarkı olarak da çalışırlar. Bu nedenle, bu çalışma proje üzerindeki ekolojik etkiyi ve finansal stresi değerlendirmeye odaklanmayı amaçlamaktadır. BREEAM sertifikasının proje bütçesine ekstra üç kat, Pasif Ev sertifikası ise projenin toplam maliyetine ekstra iki kat daha masraf eklendiği görülmektedir. Bu değerlendirmede Volu-te, bu sertifikasyon sistemlerinin mikro ölçekli yaşam projelerinde maliyet etkisini tartışmak ve maliyet etkisini ortaya koymak için mimari bir ürün olarak kullanılmıştır.Master Thesis An analysis of system designs for sustainable urban agriculture: Recommendations for İstanbul bostans(MEF Üniversitesi, 2023) Yürük, Dilek; Uğurlu, Ayşe Hilal; Avcı, Haydar OzanKentsel tarım alanları çıktı ürünlerinin önem sıralamasına göre farklı tipleri barındırmaktadır. Sağlıklı gıdaya erişim, alternatif ekonomik modellerle ilişkiler, iş imkanları, farklı sosyal grupların karşılaşma mekanı rolü, beden ve ruh sağlığına katkısı bu çıktılara örnek verilebilir. Gıda üretimi ortak çatısı atında bu farklılıkların bütüncül bir bakış açısıyla tasarlanması gerekmektedir. Yoksa gelecek parametresiyle birlikte sürekli dışarıdan girdiye ihtiyaç duyan bu alan tasarımları ve sistemler sürdürülebilir ve dirençli olmadıklarından işlemez hale gelirler ve çökerler. Ancak İstanbul bostanlarında ki mevcut durumda görünen odur ki kentsel tarımda halen geçmişten gelen pratikle sadece gıda üretimi ile ilgili ihtiyaçların karşılandığı tasarımlar ve yönetim kararları günümüzde sürdürülebilirlik kriterleri dikkate alınmadan başarılı olarak kabul edilmektedir. Özellikle yerel yönetimler tarafından tasarlanan bostanlarda farklı ihtiyaçlar dikkate alınmadan standart tasarımlar ve işleyiş modellerinin uygulandığı görülmektedir. Yapılan literatür taramalarında kentsel tarım alanlarının sürdürülebilirliğinden çok kentsel tarımın ''sürdürülebilir kentler'' için önemine odaklanıldığı da dikkat çekicidir. Bu nedenle araştırmanın amacı İstanbul'da seçilen bostan örneklerinin ekonomik, ekolojik ve sosyal sürdürülebilirlik bakış açısıyla incelenmesi sonucunda mevcut durumu iyileştirmekyeni bostanlarda ise farklı tiplere uygun tasarım ve işleyiş modelleri planlamakadına öneriler ortaya koymaktır. Bir rehberin adımları olarak düşünülebilecek bu öneriler için öncelikle dünyadaki iyi örnekler incelenmiştir. İstanbul sınırları içerisinde son 10 yıldır gerçekleştirilen saha ziyaretlerinde ve bilgi toplanılan ön araştırmalar sonucunda mevcut kentsel tarım alanları sayılarının ve ölçeklerinin yetersiz olmasının yanında, yerel yönetimlerin ve kullanıcıların sürdürülebilir sistemlere odaklanmadığı belirlenmiştir. Araştırmanın derinleşmesi için farklı tiplerde üç örnek kentsel tarım alanı seçilerek mevcut durumları; alan kullanımı yapılar, yönetim şekli, kullanıcıları ve üretim çıktıları üzerinden analizler yapılmış ve öneriler sunulmuştur. Bunlar: - Ticari Bostan: Yedikule Bostanları - Topluluk Bostanı: Kuzguncuk Bostanı - Sponsorlu Bostan: Akmerkez Terasta Tarım Projesi dir. Analizler sonucunda tasarım kriterleri incelenirken farklı tipler için öneriler çeşitlense de hepsinin ortak noktasının gıda üretimi olması nedeniyle toprağın verimsizleşmesi ve kuraklık sorununa çözüm üretmek ilk sırayı almıştır. İkinci sırada yerel yönetimlerin bakış açılarının değişmesi, kanunlar ve teşviklerle destekte bulunmalarının gerekliliği görülmüştür.Master Thesis Changing ideals continuing visions: prefabricated micro living unit experiments from 1960s-1970s and 2000s-2010s(MEF Üniversitesi, 2023) Hut, Sare Sena; Yücel, ŞebnemBu araştırmada prefabrike mikro yaşam üniteleri deneyleri 1960- 1970'ler ve 2000-2010'lar olmak üzere iki tarihsel periyot üzerinden irdelenmektedir. Çalışmanın amacı aynı konut tipolojisi üzerinden ortak bir üretim yapılmasına neden olan farklı motivasyonları: sosyoekonomik, teknolojik gelişmeler ve popüler kültür bağlamında neler olduğunu ortaya çıkarmaktır. 1960'lı-1970'li yıllardaki üretimlerin kendi dönemlerinde ortak bir konut tipolojisine dönüşüp dönüşmediğinin sorgulanmasının yanı sıra, bu projelerin başarılı ve başarısız yönlerinin sorgulanması, 2000'li-2010'lu yıllardaki sürekliliklerin ve değişimlerin tespit edilmesi araştırmaların temelini oluşturmaktadır. Amaçlardan biri de 1960-1970'lerdeki yapımların 2000'li-2010'lu yıllarda nasıl bir rol oynadığını ortaya koymaktır. Bu amacı gerçekleştirmek adına öncelikle prefabrikasyon ve mikro yaşam ünitelerinin tarihsel gelişimi ayrı ayrı incelenmiş ve konut tipolojisi olarak prefabrike mikro yaşam ünitelerinin ortaya çıkışı mercek altına alınmıştır. İkinci kısımda iki tarihsel periyodun ayrı ayrı sosyo-ekonomik, teknolojik gelişmeler ve popüler kültür üzerinden dinamikleri açığa çıkarılmıştır ve her döneme ait vaka çalışmaları tanıtılmıştır. 1960-1970'ler ve 2000-2010'ları kapsayan iki tarihsel periyot arasında devam eden vizyonlar ve değişen idealler olarak üçüncü ve dördüncü kısımlarda mercek altına alınmıştır. Ve son olarak Alternatif Mimarlık Pratikleri yüksek lisansı altında geliştirilmiş olan prefabrike mikro yaşam ünitesi olan Volu-te'ün 2000'ler-2010'larda konumu üçüncü ve dördüncü kısımlarda incelenmiş olan, değişen idealler ve devam eden vizyonlar üzerinden irdelenmiştir.Master Thesis Enmeshed experience through existential characteristic of a micro living unit Volu-te(MEF Üniversitesi, 2022) Ulusoy, Zeynep; Uğurlu, Ayşe Hilal; Avcı, Haydar OzanTez kapsamında yapılan araştırma deneyim nosyonu üzerinden beden ve mekan birlikteliğine odaklanmaktadır. Mimari bir mekanın deneyiminin, mekanın özellikleri üzerinden ortaya çıkarılması problem edilmiştir. Bu bağlamda fenomenolojik bir bakış açısıyla beden ve mekan tanımları irdelenmiş ve birbirleriyle olan ilişkileri sorgulanmıştır. "Deneyimlenen mekan" kavramı ile mekan kavramı deneyimin merkezine konumlandırılmıştır. Fakat objenin ve nesnenin birbirlerini var ettiği göz ardı edilemeyeceği için, öznenin mekanı duyular aracılığıyla algılama biçimi sorgulanmıştır. Bu sayede mekanın okuması duyular üzerinden gerçekleşmiştir. Tez asıl olarak mekanın deneyimini ortaya çıkarmak için, "Nesnenin varlık karakteri"nin irdelenmesi gerektiğini savunur. Bu bağlamda mimari nesne olarak (AAP yüksek lisans sürecinde tasarlanıp üretilmiş olan) Volu-te isimli mikro barınma birimi ele alınmıştır. Volu-te'ün varlık karakteri deşifre edilerek, açığa çıkan deneyim tartışmaya açılmıştır. Varlık karakteri tartışılırken, özneye sağladığı mekansal algı ile birlikte ifade edilmiştir. Volu-te içerisinde açığa çıkan deneyimi ifade etmek adına Steven Holl'ün terminolojisinden yararlanılmıştır. Kentsel bir algıyı ifade etmek için kullanılan "İç içe geçmiş deneyim" kavramı, mikro barınma birimi üzerinden yeniden tanımlanmıştır. Bu sayede genellikle öznel bir bağlamda karşımıza çıkan deneyim kavramının nesnelliği ve açıklanabilirliği keşfedilmiştir.Master Thesis Examining volu-te as a dormitory model in the context of existenzminimum principles(MEF Üniversitesi, 2022) Baydemir, İlayda; Avcı, Haydar Ozan; Uğurlu, Ayşe HilalGünümüz yaşam koşulları ve değişen dünya düzeni ile içinde bulunduğumuz dönem(2021) belirsizliğini korumaktadır. Küresel ısınma ve nüfus artışı ile ortaya çıkan sağlık sorunları bu belirsizlik dönemini oluşturmaktadır. Öğrenciler bu döneminin bir parçası olarak net olmayan süre zarfları içerisinde konaklama ihtiyaçlarını karşılamak durumundadır. Öğrenci sayıları ile yurt kapasiteleri karşılaştırıldığında; yetersiz kapasiteler ve düşük gelirli ailelerin erişemediği fiyatlandırmalarla karşılaşılmıştır. Yurt sorunlarını saptamak amacıyla; İstanbuldaki yurtların analizi ve detaylı olarak İstanbul Teknik Üniversitesi devlet yurtları incelemesi yapılmıştır. Yurt odaları asgari yaşam koşullarını sağlayan minimum alanda maksimum verim elde edilmesi gereken alanlar olmalıdır. ''Küçük Ölçek'' kavramı üzerinden tasarlanmış olan Volute Projesi tezin ana örneklerinden birini oluşturmaktadır. "Volu-te" geçici konaklama ihtiyacı olan bireyler için mikro barınma ünitesi önerisidir. MEF Üniversitesi öğrencileri4 ve stüdyo yürütücüsü5 tarafından kolektif ilerleyen bir araştırmatasarım sürecinin son ürünüdür. Volu-te, İstanbul gibi mega kentlerde yoğun ve karmaşık şehir planlamasında oluşan artık alanların potansiyellerini ortaya çıkarmayı hedeflemektedir. Bu doğrultuda yurt problemlerinin, "Existenzminimum" konseptinin oluşmasında etkili olan problemlerle benzerlik gösterdiği tespit edilerek paralel bir okuma yapılmıştır. CIAM II de tartışılan 5 panel6 konusu, Existenzminimum tasarım ilkeleri olarak belirlendi. Existenzminimum tasarım prensipleri referans alınarak alternatif yurt projeleri incelenmiştir. Alternatif bir yurt olarak "Volu-te" bu prensipler doğrultusunda tartışılmıştır. Yurtlar ve minimum yaşam incelemesi sonucunda Volu-te projesi İstanbul Teknik Üniversitesine bir yurt önerisi olarak sunulmaktadır. Gelecek senaryolar da karşımıza çıkabilecek durumlar ve alternatif projelerin buna karşın sağlayacağı avantajlar tartışılmıştır.Master Thesis Mining the buildings: Urban mining projections on İstanbul,Türkiye(MEF Üniversitesi, 2024) Çakacı, Bingül; Atak, Esra Sert; Akın, TomrisBu araştırma, İstanbul'da inşaat ve yıkım atıklarıyla başa çıkmak için potansiyel bir döngüsel ekonomi stratejisi olarak kentsel madencilik yaklaşımını araştırmaktadır. Teorik analiz, pratik vaka çalışmaları ve karşılaştırmalı araştırmaların birleşimiyle çalışma, kentsel madencilik uygulamalarının uygulanmasını etkileyen faktörleri ve inşa edilmiş çevre üzerindeki etkilerini incelemektedir. Bu nedenle, doğayı antropojenik stoklara dönüştürmeye yönelik dolaşım ve döngüsellik kavramsal çerçevesinin anlaşılması; İstanbul'un daha sürdürülebilir, ekonomik açıdan erişilebilir, ekonomik açıdan bağımsız ve dirençli bir inşa edilmiş çevre oluşturmaya katkıda bulunma potansiyellerini ve kısıtlamalarını vurgulamaktadır. Böylece, bu çalışma, İstanbul'da döngüyü kapatırken inşa edilmiş çevreyi iyileştirmek için küresel örnekleri bir araya getirmektedir.İstanbul'un kentsel madencilik yaklaşımı için potansiyellerini ve kısıtlarını Dünya'daki örneklerin işleyen ve işlemeyen yönleri aracılığıyla öne çıkararak İstanbul'un yapılı çevresinin kentsel madenciliği için altık oluşturmayı amaçlamaktadır.Master Thesis Prototyping as a tool and a process in architectural education(MEF Üniversitesi, 2022) Şahinkaya Bucak, Ebru; Özdemir, Kürşad; Sezgin, AhmetBir kavram ve uygulama olarak mimarlık için prototipleme, diğer alanlarda olduğu gibi somut bir çalışma modeli oluşturmanın ötesindedir. İnşa ederken tasarımın devam ettiği ve aynı anda deneyimlemenin sağlanabildiği bütünsel, öğretici bir süreci kapsar. Ayrıca prototipleme, teori ve pratik arasında gidip gelen mimarlığın alanını anlamaya yardımcı olan bir eyleme dönüşebilir. Bu tez çalışmasının amacı, prototipleme kavramının mimarlık eğitimi başta olmak üzere mimari çalışmalara dahil edilmesinin faydalarını belirlemektir. Zaman içinde, ustadan çırağa aktarılan mimarlık bilgisi bugün genellikle sanat ve mühendisliğin iç içe olduğu okullarda öğretilen formal bir sisteme dönüşmüştür. Bu duruma karşılık, eğitim sürecinde mimarlık ürünü praksisini, sadece kağıt üzerinde bir tasarım olarak var etmemek, inşa süreçlerini ve sonrasını da tahayyül etmek, tasarımcı ve öğrencisinin farklı alan potansiyelleri ile yüzleşmesini ve çözüm üretebilmesini sağlar. İnşa etmeyi mimarlık eğitim sürecine dahil etmiş programlar bu anlamda kritik örneklerdir. Bu tezde inşa pratiği prototip üretimi üzerinden okunacak ve çeşitli Tasarla-İnşa et Programları hakkında bilgiler kullanılarak değerlendirme yapılacaktır. Ek olarak, 21. yüzyılda değişen mimar ve mimarlık pratiğine bir cevap olarak, tasarım, inşa ve sonrası bir süreç olarak değerlendirilecek, inşa ederek öğrenmeyi önemseyen; AA Hooke Park, ITKE University of Stuttgart, Rural Studio, Ciudad Abierta/Open City, MEF FADA DBS/AAP olmak üzere farklı beş coğrafyadan beş programın prototiplemeye yaklaşımları, öğrenme süreçleri, katılımcıları ve kullandıkları araçlar incelenecektir.Master Thesis Remembering the role of Kars stream in the daily lives of people of Kars: Ideas about a possible revitalization(MEF Üniversitesi, 2024) Arslanbenzer, Hatice Merve; İnceoğlu, Ahmet Arda; Aydemir, Ayşe ZeynepÇaylar içinden geçtikleri şehirlerin her zaman için en önemli parçası olmuştur. Bereketli topraklar sunmuş, akan suyundaki enerji ile bu topraklardan elde edilen ürünlerin işlenmesini şağlamış, şehirlinin temizlik ve rekreasyon ihtiyacını karşılamıştırlar. Endüstrileşme ile alternatif kaynaklar bu ihtiyaçları karşılar hale gelince derelere olan ihtiyaç da yön değiştirmiştir. Şehrin hayatını devam ettirebilmesini sağlayacak olan şehrin atık sularını uzaklaştırma görevi derelere verilmiştir. Geçtiğimiz birkaç on yılda şehirlerin derelere olan ihtiyaçları tekrar yön değiştirmiştir. Şehirleri yaşamaya değer yerler haline getirecek en önemli kaynaklardan biri olmuştur. Kars'ta da bu değişim yaşanmıştır. 2000'lerin başından itibaren bir zamanlar Kars Çayının olan mekanlar üzerine odaklanılmıştır. Kars Çayı'nın mekanlarını tekrar şehre katma çabaları Kars Çayı'ndan bağımsız ele alındığı için şehre katabilecekleri değerlerin çok azıyla yetinilmekte hatta mevcut potansiyeli de yapılan uygulamalarla yok edilmektedir. Bu tez Kars Çayının ve mekanlarının Karslıların gündelik hayatına katabilecekleri tüm potansiyellerini ortaya çıkarabilmek için Kars Çayının ve mekanlarının bütüncül hikayesine odaklanmaktadır. Bu tez, Kars Çayının bütücül hikayesinin anlaşılması sayesinde tüm potansiyeli ile gündelik hayata dahil olabileceği argümanına dayanmaktadır. İlk olarak Kars Çayı'nın bir zamanlar gündelik hayatına dahil olduğu insanlardan yarı strüktüre edilmiş röportajlarla anıla toplanmıştır. Burdan edinilen bilgiler temelinde anlamlandırma çabası genişletilmiş ve bir Kars Çayı hikayesi yazılmaya çalışılmıştır. Elde edilen bilgiler analiz edilerek Kars Çayı ile olan kopmuş ilişkilerin tamiri için öneriler getirilmiştirMaster Thesis Rethinking the life and death of buildings on a trail in Beyoğlu(MEF Üniversitesi, 2024) Doğan, Kevser Reyyan; Bayrak Göktaş, Sevince; Özdemir, KürşadBu çalışma, kullanılmayan veya ihmal edilen, çürümeye terk edilmiş yapılarla ilgili yaygın bir manzaraya dönüşen durumu ele almaktadır. Çalışma mimaride insan özellikleri atfetme eğilimiyle, yaşayan bir varlık benzetmesi yapılan binaların sonlarıyla yüzleşildiğinde bir binanın ölüme nasıl tabi olabileceği sorusuna odaklanmıştır. Ölümün kabulünün insan hayatındaki itici gücün pozitif aksiyonları tetikleyebileceği düşüncesi, çalışma içinde öne çıkarılmıştır. Bu çalışma, ölüm kavramının insan hayatındaki etkilerini vurgulayarak ve küresel sorunlardan yola çıkarak, binaların yaşamını ve ölümünü kapsamayı ve belgelemeyi amaçlar. Bu, Ocak 2023'te Beyoğlu'ndaki belirli bir rotada yapılan kişisel gözlem gezisi aracılığıyla gerçekleştirilmiştir. Bulgular, haritalama yoluyla yansıtılmış, fotoğraflarla kaydedilmiş ve fotoğraflar üzerinden çizimlerle vurgulanmıştır. Tezin ilk bölümü, ölümün kavramsal tanımını içerir ve ister ölüm, ister yararsızlık, ister başarısızlık olsun, kaçınılmaz son karşısında insanın bakış açısını ve baş etme yöntemlerini ele almaktadır. Bu bölüm, ölümün insan yaşamındaki etkisi fikrinden hareketle, çalışma için belirlenen rota üzerinde karşılaşılan binaların gözlemlenmesi için de bir perspektif sağlamıştır. İkinci bölüm, İstanbul'un Beyoğlu bölgesinde belirlenen rotada yer alan binaların mevcut durumlarını incelemektedir. Ocak 2023 tarihinde gerçekleştirilen yarı yapılandırılmış gözlem gezisi sırasında, 130 lokasyon işaretlenmiş ve kurulan analojilerle elde edilen teşhislere göre harita üzerinde sınıflandırılmıştır. Bu bölümde teşhislerin ve analojilerin arka planı açıklanmış, işaretlenen yapıların bazıları üzerinden yapılan çizimlerle, binanın ölüme doğru ilerleyen sürecindeki belirgin izlere vurgu yapılmıştır.Master Thesis Streetscapes in Nişantaşı: Exploring street as a workspace(MEF Üniversitesi, 2024) Türk, Ravza; Avcı, Haydar Ozan; Uğurlu, Ayşe HilalKamusal alanın ayrılmaz bir parçası olan sokak, çeşitli sokak peyzajı ve sosyal ilişkiler ağıyla karakterize edilen çok yönlü bir mekandır. Sokak, bir noktadan diğerine geçişi sağlama işlevini aşan, açık, kapsayıcı ve herkesin erişebileceği bir alan olarak ele alınmıştır. Bu tezde sokak peyzajını etkileyen, değiştiren ve dönüştüren ve sokak içerisinde ilişkiler kurulmasına yardımcı olan unsurların ağaçlar, sokak mobilyaları, aydınlatma direkleri olduğu kadar sokağın içerdiği duyu bileşenleri olduğu dikkate alınmıştır. Çalışmada, sokak peyzajını besleyen duyusal bileşenlerinin ortaya çıkmasında etkisi olan unsurlardan biri olarak sokağın bir çalışma mekanına dönüşümü ve bunun etkileri incelenmiştir. Vaka çalışması olarak Nişantaşı bölgesine odaklanan, tekrarlanan gözlemleri içeren, literatür taramaları ve eski harita incelemelerini kapsayan bu çalışma, sokak satıcılarının sokak peyzajına olan etkilerinin keşfedilmesini sağlamıştır. Sokak satıcılarının kamusal alandaki işgalleri, binalar üzerindeki cephe düzenlemeleri, çalışma metodolojileri ve kullanılan tezgahların, şemsiyelerin, çiçek saksılarının, satış arabaları vb. gibi araçların sokak peyzajının konfigürasyonuna katkıda bulunduğu gözlemlenmiştir. Bu çalışmada, sokak satıcıları tarafından üretilen ses ve koku peyzajı, dokular, renkler, sıcaklık farkları yani duyusal ve fiziksel bileşenler üzerine detaylı bir inceleme yapılmıştır. Bu duyusal boyutların, sadece fiziksel olarak sokağın karakterini değiştirmekle kalmadığı, aynı zamanda kullanıcıların mekansal algıları üzerinde de bir etkisi olduğuna dikkat çekilmiştir. Çalışmada, duyusal bileşenler ile insan psikolojisi arasındaki karmaşık etkileşim yansıtılmıştır. Ancak tez, bu etkileşimi çözümlememiştir. İstanbul'daki kentsel gelişmeleri yansıtan bir mikrokosmos olarak konumlandırılan Nişantaşı, aynı zamanda hem konut hem de ticaret bölgesi olarak kullanılan bölge, sokak satıcılığı geleneğinin sürdürüldüğü, farklı etkileşimler ve dinamik sokak peyzajının gözlemlenmesi için bir zemin sunmuştur. Bu sayede tez, sokak peyzajını şekillendiren unsurlar ve bu unsurların yarattığı etkiler arasındaki karmaşık ilişkiyi açığa çıkarmayı amaçlamış ve aynı zamanda sokak satıcıları ve oluşturdukları sokak peyzajının sokağın kamusallığına olan katkısının açığa çıkarılmasını sağlamıştır.Master Thesis The design of leisure spaces in contemporary factories in Turkey(MEF Üniversitesi, 2024) Yalçınkaya, Hanse; Bayrak Göktaş, SevinceBu araştırma, Türkiye'deki fabrikaların iş ve boş zaman kavramları arasındaki etkileşimini tarihsel ve güncel bağlamlarda incelemektedir. Araştırmanın temel amacı, Istanbul'daki güncel fabrika örnekleri üzerinden boş zamanın mekânsal olarak nasıl organize edildiğini ve çalışanların sosyal ve kültürel ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik çözümlerin nasıl değiştiğini analiz etmektir. Bu doğrultuda, 18. ve 19. yüzyıl Avrupa'sındaki fabrika yerleşim modelleri ile 20. yüzyıl Türkiye'sinde endüstrileşme süreciyle inşa edilen devlet destekli sosyal fabrikalar incelenmiş; her iki bağlamda işçilerin çalışma dışı yaşamlarına dair mekânsal düzenlemeler tarihsel ve teorik perspektiflerle analiz edilmiştir. Araştırma, özellikle güncel fabrika örneklerine odaklanarak, boş zaman alanlarının günümüzdeki karşılığının çalışma mekanlarının tasarımında nasıl değiştiğini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Çalışma üç bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde, boş zaman kavramı tarihsel ve kavramsal boyutlarıyla incelenmiş, Henri Lefebvre, Jean Baudrillard ve Frankfurt Okulu'nun katkılarıyla teorik bir çerçeve sunulmuştur. Ayrıca, Lazzarato, Marx, Lafargue ve Gorz'un iş-boş zaman ilişkisine dair yaklaşımları ele alınmıştır. İkinci bölümde, Türkiye'nin 20. yüzyıldaki modernleşme sürecinde devlet destekli inşa edilen tekstil, şeker ve kâğıt fabrikalarının sosyal alan ve boş zaman organizasyonları analiz edilmiştir. Son bölümde ise, günümüzde faaliyet gösteren fabrikaların boş zaman alanlarına yönelik mekânsal düzenlemeleri, saha gezileriyle yerinde gözlemlenmiş ve somut verilere dayandırılarak pratik bulgularla değerlendirilmiştir.Master Thesis The habitats of neonomads: Exploring neonomadic lifestyle through today's dynamics and nomadic codes(MEF Üniversitesi, 2021) Yavaş, Eda; İnceoğlu, Ahmet Arda; Özgan, Sibel YaseminBugün her zamankinden daha hareketliyiz. Şehirler, ülkeler ve hatta kıtalar arasında hareket etmek veya çevrimiçi platformlar aracılığıyla mekanın fiziksel sınırlarını aşmak daha pratik ve yaygın hale geldi. Bireysel hareketlilik arttı, sınırlar bulanıklaştı ve mekandan bağımsız yaşama arzusu yaygınlaştı. Bilinçli olarak mobil yaşamı tercih eden insanlar, yeni çağın dinamik güçleriyle daha sürdürülebilir ve anlamlı ilişkiler kurduklarını düşünmektedir. Evlerini sırtında taşıyan sırt çantalı gezginler, dijital ekranlarıyla hem çalışan hem de seyahat eden dijital göçebeler ve gönüllü olarak göçebe hayatı benimseyen küresel göçebeler tam zamanlı mobil bir hayat sürmektedirler. Çağın dinamik, geçici ve istikrarsız ortamında, ana akım mimari nesnelerin kararlılık ve kalıcılık varsayımları, yukarıda anlatılan esnek ve hareketli yaşamlarla örtüşmemektedir. Ancak geleceğin ipuçlarını takip eden ve neo-göçebe yaşamın beklentilerini önemseyen mekanlar son yıllarda alternatif olarak öne çıkıyor. Bu tartışmanın odağı, günümüzde giderek yaygınlaşan neo-göçebe yaşam tarzının tanımladığı hareketli ve geçici ilişkiler doğrultusunda, neogöçebelerin günlük alışkanlıklarına ve mekan kullanımlarınına mimarlık çerçevesinden bakmaktır. Göçebe deneyim üzerinden yürütülen araştırmada, geçmiş göçebe kodlarımızın ve 1960'ların göçebe gelecek vizyonlarının izleri sürülerek karşılaştırmalı bir sorgulama yapılmıştır. Dijital göçebeler, küresel göçebeler ve sırt çantalı gezginler ile yarı yapılandırılmış görüşmeler yoluyla veriler toplanarak günlük alışkanlıkları, kullandıkları yerler ve şehirden beklentileri hakkındaki teorik varsayımlar analiz edilmiştir. Neogöçebe yaşam tarzı hangi mimari kavramlara odaklanan mekanları tanımlar? Neogöçebelerin mekan ve şehir ölçeğinde beklentileri, yerleşik insanlarınkinden gerçekten farklı mıdır? Neogöçebelerin eski göçebe kodlarla ilişkisinin izleri sürülebilir mi?Master Thesis The spatial transformation of home-based workspaces after the COVID-19 pandemic: a focus on daily breaks and boundaries(MEF Üniversitesi, 2024) Oğrak, Berrak; Bayrak Göktaş, SevinceTarihi olarak, çalışma alanları kamusal mekanlarla ilişkilendirilmiş ve kolektif ilişkiler ile profesyonel etkileşimleri mümkün kılarken, ev özel bir alan olarak kalmıştır. Sanayi Devrimi, resmi ofis ortamlarının gelişimiyle birlikte iş ve ev arasındaki sınırları net bir şekilde oluşturmuştur. Ancak, COVID-19 pandemisi bu ayrımı bozmuş ve evleri geçici çalışma alanlarına dönüştürmüştür. Home and Work: Negotiating Boundaries Through Everyday Life adlı kitaptan ilham alarak, bu tez evdeki çalışma alanlarının entegrasyonunun mekânsal sınırları nasıl bulanıklaştırdığını ve bireylerin ev ve çalışma alanlarını nasıl algıladıklarını incelemektedir. Bu çalışma, yemek, telefon görüşmeleri ve dinlenme gibi günlük etkinlikler aracılığıyla evdeki profesyonel ve kişisel alanların nasıl bir arada var olduğunu ya da ayrıldığını keşfetmektedir. Evden çalışan katılımcıların, hem iş hem de kişisel ihtiyaçlarını karşılamak için yaşam alanlarını nasıl uyarladıkları üzerine yoğunlaşılmaktadır. Mimari analizler ve mekânsal diyagramlar kullanılarak, özel ve ortak alanlarda meydana gelen önemli değişiklikler vurgulanmakta ve mimarinin evin hem yaşam hem de çalışma alanı olarak ikili rolü üzerindeki etkisi gösterilmektedir. Evler giderek daha çok işlevsel hale geldikçe, geleneksel mekân kavramları sürekli olarak yeniden tanımlanmaktadır. Bulgular, modern yaşam alanlarının, özellikle post-pandemi döneminde, çağdaş iş ortamlarının değişen taleplerine nasıl uyum sağladığına dair önemli içgörüler sunmaktadır.Master Thesis The story of trailer and its effective actors; as a mobile home case(MEF Üniversitesi, 2023) Gülgör, Nur; İnceoğlu, ArdaBir mekan örneği olarak "konut", kullanıcı örneği olarak "insan" ile ilişkilidir. Bu ilişki sonucunda "ev/yuva" ortaya çıkar ve ilişki devam ettikçe, ev de yaşamaya devam eder. Bu araştırmada, bu ilişkinin seri üretilmiş mobil ev örneği olan karavanlarda nasıl gerçekleştiği incelenmiştir. Karavanların minimal boyutları, mobil ve seri üretilmiş olması, kullanıcının geleneksel ev ile kurduğu ilişkiden farklılaşmıştır. Bu ilişkiyi doğru okuyabilmek için, karavanın doğduğu ve geliştiği yer olan Amerika'daki karavan tarihi araştırılmış ve dönemin sosyolojik bağlamıyla birlikte anlatılmıştır. Karavan, tarih boyunca dönemin kritik olaylarıyla ilişkili olarak büyük dönüşümler geçirmiştir ve şimdiki formuna ulaşmıştır. Bu etkilerin dönemdeki yansımalarını ve mekan ile ilişkisini daha detaylı analiz edebilmek için karavan tarihi dört bölüme ayrılmıştır. Bunlar, vagon dönemi, Ford T sonrası dönem, 2. Dünya Savaşı sonrası mobil ev dönemi ve teknoloji sonrası RV dönemidir. Karavan, küçük ve büyük ölçekte birçok dönüşüm geçirmiştir. Araştırmada, bu dönüşümlere sebep olan aktörler, birey, kültürel etki ve kriz olarak tanımlanmış ve bunun üzerinden mekan – insan – kriz etki ilişkisi sorgulanmıştır. Burada, karavan, bir mekan örneği olarak değerlendirilmiştir. Bu bulgulardan yola çıkarak, mekanın oluşması ve dönüşmesi için gerekli olan özellikler tartışılmış ve gelecekle ilgili spekülasyonlar yapılmıştır.Master Thesis The trace of the automobile on urban and architectural space(MEF Üniversitesi, 2023) Yaymanoğlu, Ahmet; Bayrak Göktaş, Sevince; Akın Paşaoğlu, TomrisBu araştırma, içinde bulunduğumuz çağda tarihinin en büyük evrimini yaşayan otomobilin, kentsel mekanın üretimini ve gündelik rutinleri nasıl etkileyebileceği üzerine odaklanmaktadır. Elektrikten güç alan, kontrolü insanoğlundan yapay zekaya devredilen akıllı otomobillerin, kentsel mekan ve kentsel mekanı oluşturan altyapısal elemanların üzerindeki potansiyel etkileri üzerinde durulmuştur. Otomobilin evriminin yanı sıra, toplumların yeni mobilite trendlerine karşı olan eğilimlerinin, kentsel mekan üzerindeki olası etkileri üzerine tartışmalar ortaya konulmuştur. Bu bağlamda tezin ilk bölümünde sanayi devriminin en önemli icatlarından biri olan otomobilin, gündelik yaşamın içine dahil olması ve insanoğluna kazandırdığı özgürlükle birlikte gündelik rutinleri nasıl dönüştürdüğü ve geleneksel kenti nasıl alaşağı ettiği tartışılmaktadır. Otomobil sonrası kentin nasıl olması gerektiğiyle ilgili fikirler üreten modernistlerin ideal ve ütopik kentlerine değinilmektedir. İkinci bölümde ise, elektrikli ve sürücüsüz araçların, kentsel mekanın üretimini nasıl dönüştürebileceği hakkındaki tartışmalar, çeşitli spekülatif projeler, güncel haberler ve raporlar üzerinden sürdürülmüştür. Bu bağlamda, otomobil endüstrisinin ve mimarların geleceğin kenti ile ilgili yaptıkları tahayyüller, proje metinleri, videolar ve görseller incelenmiştir. Yapılan tartışmalardan üzerinden yola çıkarak özgün diyagramlar üretilmiş, konunun daha iyi irdelenmesi sağlanmaya çalışılmıştır. Ayrıca otomobil sektörü ile ilgili yazılmış güncel gazete haberleri ve çeşitli araştırma şirketlerinin yayınladıkları raporlar konunun derinleştirilmesine katkı sağlamıştır.Master Thesis Transformation of the kitchen spatiality: A case study on İstanbul apartments in 20th century(MEF Üniversitesi, 2024) Usta, Murat; Avcı, Haydar Ozan; Uğurlu, Ayşe HilalKonvansiyonel anlamda mutfak beslenme ile ilgili eylemlerin gerçekleştiği bir çalışma mekanıdır. Mutfak, yemeğin hazırlanması, pişirilmesi, gıdanın saklanması, artan yemeğin yeniden değerlendirilmesi gibi bir çok yemek ile ilgili pratiği barındırır. Ancak mutfağın mekansallığını etkileyen tek faktör bu iş döngüleri değildir. 20. yüzyıl boyunca çalışma alanı olarak kabul edilen mutfak, gastronomi, mimarlık, sosyoloji gibi çeşitli akademik disiplinlerin konusu olmuştur. Son zamanlarda mutfaklarla ilgili yapılan multidisipliner çalışmalar, gıdayla ilgili eylemlerin yeni potansiyellerini sorgulamaya ve dolayısıyla mutfağı yeniden tanımlamaya başladı. Yemek ve mekan konularının kesişiminde yapılan, The Food Axis: Cooking, Eating, and the Architecture of American Houses; Commensality: From Everyday Food to Feast; ya da Cuisine Urbaine gibi çalışmalar, mutfak mekansallığı üzerine yapılacak bir çalışmada gündelik hayat pratiklerinin, toplumun yasama biçiminin ve toplumsal strüktürün önemli bir etkiye sahip olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla bu araştırmada mekan, olayların yaşandığı bir arka plan olmasının ötesinde çok aktörlü ve sürekli dönüşen yapısı ile ele alınmaktadır. Mutfağın mekansal dönüşümündeki toplumsal değişimin etkileri incelenmektedir. Araştırma, modernleşme girişimlerinin ağırlıkta olduğu 1850'li yıllardan 1980'li yıllara kadar hayatın her alanında çarpıcı değişimler yaşayan İstanbul'daki orta sınıf aileler ve konut biçimlerine odaklanmaktadır. Uzun süreli yayın ömrü nedeniyle 20. yüzyıla geniş bir bakış açısı sunan Arkitekt dergisi üzerinden bir arşiv taraması yapılmıştır. Derginin arşivindeki orta sınıf aileler için baskın konut tipi olan apartman planları karşılaştırılmıştır. Bu karşılaştırma sonucu planlardaki mekan organizasyonu esas alınarak üç dönem belirlenmiştir. Bu üç donemdeki mutfağa olan yaklaşım ve mutfağın mekansallığı ile toplumsal değişimler ilişkilendirilmiştir. Toplumun gündelik hayatına ve yaşama biçimine dair dergi, gazete, edebi eserler, filmler gibi kaynaklardan elde edilen bilgiler ile araştırma genişletilmeye çalışılmıştır. 19. yüzyıl sonunda mutfak konuta dahil edilmesi istenmeyen, hatta aile üyelerinin dahil olmadığı, hizmetlilerin çalışma mekanı iken, konaktan apartmana geçiş sürecinde bu durum değişmektedir. Birinci dönem (1850'ler-1930) konut tipindeki bu radikal değişim etkisinde oluşan durumu incelemektedir. İkinci donem (1930-1960) ise apartmanların mekansal organizasyonunda sıkça karşılaşılan ikili dolaşım düzeni üzerine odaklanmaktadır. Mutfağın izole edilme çabası baskın olarak devam etmektedir. Sıhhatli ve verimli olmak gibi kaygılar ile de mutfak bir atölye olarak tahayyül edilir. Üçüncü ve son dönemde (1960-1980) ise mutfağın sınırları tamamen yok olmasa da mutfak konut içinde görünürlük kazanır. Sosyal konut kavramının gündem haline geldiği bu dönemde mutfak aile üyelerinin vakit geçirdiği mekan haline gelir. Orta sınıfın karşılayabileceği apartmanlarda mutfak yalnızca bir çalışma mekanı olmanın ötesine geçmektedir. Mutfağın mekansallığındaki toplumun yaşama pratiklerinin etkisi ve dönüştürücü gücü bu üç donem üzerinden okunabilmektedir. Mutfak tasarımında standartların ve ana akım mimarlık pratiklerinin yönlendirdiği tanımları genişletmek ve yeni olasılıkları keşfetmek için sosyal değişimlerin izini sürmek bir yöntem haline gelebilir. Ayrıca konuta mutfak üzerinden bakan bu çalışma, konutun da çok katmanlı halini gösterir. Bu araştırma boyunca mekanın bu çok yönlü halini keşfetmek adına alternatif bakışlar oluşturmanın önemi tecrübe edilmiştir.Master Thesis Urban coexisting habitats in Karaköy: A more-than-human approach to the city(MEF Üniversitesi, 2024) Ek, Duygu Sayğı; Akın, Tomris; Atak, Esra SertBu araştırma, insanötesi bir yaklaşım ile İstanbul'un gelecekte biyoçeşitliliği daha yüksek bir şehir olmasının yollarını kentsel peyzaj alanları ve dolayısıyla biyoçeşitlilik oranı düşük bir semt olan Karaköy'de mevcut 'Kentsel Ortak Yaşam Habitatları'nı keşfederek ve gelecek habitatları hayal ederek araştırır. Araştırmanın ilk kısmında, iklim krizi ve biyoçeşitlilik kaybının kentleşme ile ilişkisine bakılarak, mimarların bu tablodaki sorumluluklarına dikkat çekilir. Kent peyzajının biyoçeşitlilik açısından potansiyelleri araştırılır, farklı kent peyzajlarının çoklu türlerin birlikte yaşamına ev sahipliği yapma olanakları incelenir ve kentsel atıl alanlarda kendiliğinden gelişen biyoçeşitlilik oranı yüksek kent peyzajlarının önemi vurgulanır. İnsan türünün, belirli ekolojik koşullar altında varolabilecek biyolojik bir tür olduğu fikrinden hareketle, kentlerin uzun süre yaşanabilir kalabilmesi amacıyla gelecek kentlerin ve kent peyzajlarının insanötesi bir yaklaşımla tasarlanması gerektiğinin altı çizilir. Araştırmanın ikinci kısmında, Karaköy'de yıkıntı yapılar üzerinde kendiliğinden gelişen ve şehir hayatına dayanıklı bitkiler olan ruderaller incelenir. Mevcut yıkıntı yapıların bu canlılar için habitata dönüşme biçimleri keşfedilir ve bu bitkilerin kent ekosistemine ve biyoçeşitliliğine katkıları araştırılır. Üçüncü kısımda ise, bu araştırmalardan toplanan verilerle, Karaköy'de tespit edilen potansiyel alanlara ruderaller, ruderallerin cazibe oluşturduğu tozlaştırıcı canlılar, kentte yaşamını sürdüren kuşlar, sokak hayvanları ve insanların beraber var olacağı yeni alanların inşaat atığı malzemeler kullanılarak ve insanötesi mimar perspektifi benimsenerek tasarlanan öneriler sunulur.
